Ludwig van Beethoven dünya için çok önemlidir. Viyana için biraz daha fazla!


1770’da Almanya Bonn’da doğan ardından 22 yaşında Viyana’ya giderek klasik müziğin ünlü bestecisi Joseph Haydn’ın yanında çalışmaya başlayan Beethoven’in ünlü eseri 9. Senfoni’yi sokakta duymaya biz alışık değiliz. Evet Viyanalılar alışık olabilir. Ama bu kez onlar dahi şaşırdı.

Viyana Senfoni Orkestrası öyle bir sürpriz hazırladı ki, o sırada meydanda bulunanlar gurur ve huzur içinde Alman bestecinin “başucu eseri”ni dinledi. Tüm bunların olmasını çellistin şapkasına o malum bozuk parayı atarak sağlayan ufak kız ise büyük bir heyecan yaşadı!

9. Senfoni: İnsan sesinin kullanıldığı ilk senfoni
İlk defa 1824 yılında Viyana'da Karntnerthor-Theather'da seslendirilen Beethoven'ın 9. Senfonisi, Kral Friedrich Wilhelm'e ithaf edilmişti. Ayrıca Dokuzuncu Senfoni, insan sesinin kullanıldığı ilk senfonidir ve eser süresinden dolayı uzun süren senfoniler arasında yer alır. (73 dakika) Videoda da seslendirilen bölüm Shiller'in Neşeye Övgü şiirinin bestelenmiş halidir. Bu kısım 'Neşeye Övgü'yü de oldukça ünlü bir hale getirmiştir. 1971 yılında Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde Ludwig van Beethoven'ın 9. senfonisinin Neşeye Övgü bölümünün Avrupa Birliği'nin resmî marşı olması konusundaki öneriler kabul edildi ve Avrupa Konseyi bakanları 19 Ocak 1972 tarihinde Strazburg'da bunun Avrupa Birliği'nin resmî marşı olduğunu ilan etti.

Neşeye Övgü, Neşeye Şarkı isimleriyle bilinen şiirin sözleri şöyledir;

Kardeş olun ey insanlar,
Bunu ister tanrımız!
Bu dünyada herşey geçer,
Yanlız sana dost kalır.
İnsanlığa doğruluğa,
Göğsünü aç korkma sakın.
Hür doğmuştur insanoğlu,
Hür yaşamak hakkıdır.

Kendisi için yapılan alkışları duyamamak
Bundan tam yüz on sekiz yıl önce, 1824 yılı Mayısının yedinci günü, insanlığın kültür tarihine yepyeni bi sanat eseri katılmıştı. Aynı gün, yapılıp bitmesi daha yeni sona ermiş olan Viyana Saray Tiyatrosu'ndaki konseri dinlemeye koşanlar, büyük ses şairi Beethoven'i, üzerinde senelerce çalışarak yarattığı Dokuzuncu Senfoni'sini insanlığa armağan ederken gördüler. Hayatının son yaratma devresini tam bir sağırlık içinde geçiren büyük dâhi, bu ulu eserinin ilk çalındığı gün, ödevini tam olarak başarmış bir kahraman edasıyla orkestra şefi yerinde ayakta duruyor ve üç yüz kişiden ibaret olan orkestra ile koroyu Konzertmeister yerinden, arkadaşı Umlauff, onun yerine idare ediyordu. O gün, bu tarihe mal olan hadisenin nasıl geçtiğini yakından görenler, güzel olduğu kadar da içler parçalayan bu manzara karşısında göz yaşlarını tutamadılar, çünkü senfoninin devamı boyunca orkestra şefi yerinde hiçbir şey işitmeden ayakta durmuş olan büyük sanatçı, eser çalınıp bittikten sonra, hükümdarlara bile nasip olmayan şiddetli alkış tufanını da işitememiş ve ancak hayranlarından biri tarafından kollarından tutulup salona çevrildiği zaman, halkın büsbütün alevlenen heyecanı karşısında olan biteni anlamış ve sevindiği kadar da acı duymuştu.

(Cevad Memduh Altar'ın, Ludwig van Beethoven'in ölümünün 115. yılı vesilesiyle 18 Nisan 1942 Cumartesi günü Ankara Devlet Konservatuarı salonunda düzenlenen 9. Senfoni konseri dolayısıyla yayımlanan kitapta yer alan yazısından alıntıdır)

Kaynak: Sözcü