Hayatta, bazen küçük mucizeler vardır,insanın,başına bir ya da iki kere gelecek, bazılarının başına hiç gelmeyecek mucizelerdir bunlar...işte, biz bunun kıymetini bilmek yerine, kendi içimizde bu duygunun samimiyetini sorgulamaya başlarız...bu mucize dediğim şey, sanırım benim de başıma geldi..o yüzden ellerimde tuttuğum bu mucizeyi, düşürmemek için ellerimi sıkı sıkı kapadım...Ellerim bazen üşüdü..bazen yandı..bazen kan kesti..ama her şeye rağmen seviyordum, ellerimi böyle sıkı sıkı kapatmayı..çünkü açarsam, biliyordum...içim daha çok acıyacaktı...çok uğraştım...insan, bazen onca belirsizlik içinde bile, bazı duyguları belirgin ve keskin olarak hisseder...zaman geçtikçe, dışınızı geçin içinizin ne kadar acıdığını anlarsınız...ellerinizden düşürmemek için, kendinizin nasıl parçalandığını görürsünüz...

İnsanın, yüreğini hep boş bir bardak olarak düşünmüşümdür ,herkes gelir...bi'avuç bi'şey atar o bardak yavaş yavaş dolmaya başlar...sen, biriktirirsin biriktirirsin...bi gün biri çıkar, ağzına kadar o bardağı doldurur,ağzını da sıkı sıkı kapar sonra, sen nefes alamamaya başlarsın ve o bardak yere düşüp paramparça olmadıkça, sen nefes alamazsın o, son gelen öncekilerle birlikte senin içinin aldığı iyi, kötü, güzel olan ne varsa hepsini alıp gitmiştir.... geçmiş, şimdi hafızamdan yavaşça silinen bi mezarlık
bugün, umarım o bardak kırılmıştır ben, artık toplamaktan vaz geçtim çünkü, topladıkça daha çok insanın içine batar bazen
Nefesini keser, kanatır,yok eder....