Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, pireler berber iken develer tellal iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallarken, güzel bir ormanda yaşayan bir kurbağa ve bir akrep varmış.
Kurbağa gölün kenarında oyunlar oynuyormuş. Gölün üzerindeki nilüfer yapraklarında zıplıyormuş. Bazen de suyun içine “cup diye dalıyormuş.
Akrep ise bir arkadaşını ziyarete gidiyormuş. Bunun için gölü geçmesi gerekliymiş. Fakat akrepler yüzme bilmezler ki! Ne yapacağını düşünürken birden aklına bir fikir gelmiş. Kurbağaya seslenmiş:
– Kurbağa kardeş, nasılsın?
– İyiyim akrep kardeş, ne arıyorsun buralarda? . Bir arkadaşımı ziyarete gideceğim, ama gölün karşısına geçemiyorum. Bana yardım eder misin?
– Ederim etmesine ama beni sokmayacağını nereden bileyim?
– Sana söz veriyorum, demiş akrep. Seni sokmayacağım.
Kurbağa, söz verdiği için akrebe yardım etmeye karar vermiş. Onu sırtına almış. Fakat yarı yolda akrep kurbağaya verdiği sözü unutmuş. Onu sokmaya kalkışmış.
Kurbağa akrebin niyetini hemen anlamış.
– Sana yardım etmek isteyen birine böyle mi teşekkür ediyorsun, demiş. Akrep cevap vermiş.
– Ne yapayım, elimde değil. Bu benim huyum. Sokmadan duramıyorum.
– Demek öyle, demiş kurbağa. Benim de suda oynamak, suya dalmak huyum. Dalmadan duramıyorum.
“Cup” diye suya dalmış. Onu zehirlemek isteyen akrep canını zor kurtarmış.
Bu günden sonra kurbağa, kötü huylu olanlarla arkadaşlık etmeyeceğine söz vermiş.
Yüreğinizi güzelleştirin. Çünkü bir ömür sizinle...
To view links or images in signatures your post count must be 0 or greater. You currently have 0 posts.
To view links or images in signatures your post count must be 0 or greater. You currently have 0 posts.