Vampir kültürü Babil'den kalan örneklere dayanır ve yüzyıllar boyunca değişimini inceleyen kapsamlı folklorik tarihsel araştırmalara konu teşkil eder. Kan emme ve öldükten sonra dirilme efsaneleri Orta Çağ’da fazlaca yayılmıştır.
Vampir varlığına inanan bilim insanları vampirlerin kendilerince belirlenen özelliklerini şöyle özetler ;
Acıyı en az düzeyde hissederler,
Vücutlarında özelliklede yüzlerinde çürüğe dayalı hafif çukurluklar ve izler bulunur,
Göz renkleri sürekli değişim içindedir ve iki göz asla aynı renkte bulunmaz.
Beklenmedik zamanda, fark edemeyeceğiniz kadar hızlı ve bir o kadarda güçlü tepkiler verebilirler.
Ten ısıları sürekli değişiklik içindedir.genellikle soğuktur.
Gün ışığından etkilenmezler ama popüler kültürde tam tersi bir etki yaratılmıştır .
Düşünce okuyabilirler bu nedenle onlara karşı koymak imkânsız gibidir.
Zekalarını ve güçlerini asla bir kitlenin anlayacağı bir şekilde dışarıya vurmazlar.
Bahsedildiği gibi köpek dişleri kurbanlarının boyun damarlarını ısırmak için ilgi çekici büyüklüktedir.
Osmanlının son dönemlerinde de korkunç bir vampir vakası vuku bulmuştur. Büyükada da yaşanan bu olayın bazı kanıtları hala Atina’daki Saray Müzesinde sergilenmektedir.