Hz. İsa aleyhisselam, İsrail oğullarına dinlerinde samimi olmaları hususunda uzun süre nasihat etmişti. Fakat İsrail oğullarının kalpleri dünya sevgisiyle katılaşmıştı. Bu sebeple Hz. İsa’nın nasihatlerini dinlemiyorlardı.

Bir gün Hz. İsa aleyhisselam yolculuğa çıkmıştı. Yolda İsrail oğullarından bir inkârcı ile yol arkadaşlığı yaptı. Yolda konakladıkları vakit her ikisi de azıklarını çıkardılar. Hz. İsa’nın iki ekmeği, inkârcı adamın ise üç ekmeği vardı. Fakat adam o ekmeği bölüşmek zorunda kalmamak için gizlice yedi. İsa aleyhisselâma bu durum bildirildi. Hz. İsa, adama:

– Senin üç ekmeğin vardı. Biri nereye gitti? diye sordu. Adam:

– Hayır. Benim ekmeğim iki idi, diyerek yalan söyledi.

Hz. İsa bir şey demedi. Yola devam ettiler. Bir cüzzamlı hastaya rastladılar. İsa aleyhisselâm asası ile hafifçe bir vurunca hasta iyileşti. Yahudi bunu gördü ama yine Hz. İsa’nın peygamberliğini kabul etmedi.

Biraz ileride bir âmâya rastladılar, İsa aleyhisselam asası ile bir dokununca âmânın gözleri açıldı. Ama adam bu mucize karşısında da iman etmemekte ısrar etti.

Bir yerde konakladılar. İnkârcı adam İsa aleyhisselamın uyumasından yararlanarak asasını alıp çekip gitti. Yolu üzerindeki bir şehre vardı. O şehrin valisinin hasta bir kızı vardı. Vali, Hz. İsa’nın mucize ile ölüleri diriltip hastalara şifa verdiğini duymuş onu bulup getirmeleri için adamlarını etrafa salmıştı. İnkârcı adam bunu öğrenince “O sizin aradığınız kişi benim. Şu asa ile hastanızı iyileştirebilirim,” dedi.

Hemen hastanın yanına götürdüler. Adam hasta kıza değnekle vurunca kızcağız oracıkta ölüverdi. Hemen inkârcı adamı tutuklayıp valinin huzuruna çıkardılar. Vali bu sahtekâr adamın idamını emredince idam sehpası kurulur.

Tam bu sırada şehre ulaşan Hz. İsa aleyhisselam meydana gelip:

– Bu benim yol arkadaşımdır. O mucizeyi asada zannettiği için böyle yaptı. Bunu serbest bırakırsanız, çocuğunuzu biiznillah diriltirim, dedi. Hz. İsa’nın teklifini kabul ettiler.

İsa aleyhisselam ölü kızın başına varıp: “Allah’ın izniyle kalk!” deyince çocuk ayağa kalktı ve hastalıktan da kurtuldu. İsa aleyhisselamın bu mucizesini gördüğü halde inkarcı adam hala inadından dönmedi. Hz. İsa aleyhisselam ona “Yola çıktığında kaç ekmeğin vardı?” diye sorunca yine “İki” cevabını verdi.

Yola devam ettiler. Bir süre sonra ıssız bir çöl ortasında beş büyük altın külçesine rastladılar. İsa aleyhisselam şöyle dedi:

– Yola çıktığında kimin ekmeği üçse o bunların üçünü alsın. İki ekmeği olan da iki parça alsın.

Bu zamana kadar gördüğü mucizelere rağmen yalancılıktan vazgeçmeyen, hatasını itiraf etmeyen inkârcı adam altını görünce:

– Benim üç ekmeğim vardı. Birisini senden gizli olarak yedim. Ben üç parça almam lâzım, dedi.

İsa aleyhisselam adamın bu haline şaşarak ve;

– Hepsini al, senin olsun, diyerek çekip gitti.

Bir anda servet sahibi olunca sevinçten deliye dönen inkârcı adam, altın külçeler öpüp okşamaya başlamıştı. Fakat o sırada yoldan geçmekte olan iki kişi altınları fark etti ve;

– Biz de hissemizi isteriz, dediler. İnkârcı Yahudi bu adamlarla başa çıkamayacağını anlayınca,

– Biz bunları taşıyamayız. Durun ben hemen eve gidip, at ve araba getireyim. Siz ben gelinceye kadar burada bekleyin, diyerek yakındaki köyüne doğru yola çıktı.

Eve varınca karısının hazırladığı yufkaların arasına bol bol zehir kattı ve hemen bir at arabası bularak altınların yanına gitti.

O bu hileyi hazırlarken öbürleri de boş durmamıştı.

– Neden altınları onunla bölüşecekmişiz? Gelince üzerine atlayıp öldürelim, altınlara biz sahip olalım, dediler.

Dedikleri gibi at arabasından iner inmez adamı öldürüp, altınları arabaya yüklediler. Bu sırada karınları da çok acıkmıştı. Yola çıkmadan önce arabadaki yufka ekmekleriyle karınlarını doyurmaya karar verdiler. Tabi yufkalar zehirli olduğu için oracıkta yığılıp kaldılar.

Dünya hırsıyla birbirlerine kötülük eden üç kişi de ölmüştü. Hz. İsa Peygamber ise, gittiği köyde nasihatlerde bulunduktan son aynı yolda geri dönüşünde altınların yanı başında bu üç adamın cesedini gördü. Altın hırsıyla katil ve imansız bir şekilde ölüp giden bu kişilerin halinden ibret alarak, dünyaya meyletmediği için Allah’a şükretti.