Rahat Bir Doğum için Doğum Meditasyonu ve Gevşeme Çalışmalarından bahseder misiniz?
Günümüz anneleri rahat bir doğum yapabilmek için doğum öncesi hazırlık kurslarına gidip bilgilenmeye, sorumluluk almaya ve isteklerini dile getirmeye başladılar. Doğum sürecini kendilerine ve bebeklerine mümkün olduğunca rahat yaşatmak isteyen anneler yukarda bahsedilen bilgilenme sürecinin dışında başka neler yapabilirler? Bedensel ve zihinsel olarak doğumlarına nasıl hazırlanabilirler?
Meditasyon ve gevşeme çalışmaları bu soruya verilebilecek cevaplardan ikisini oluşturur. İster meditasyon, ister gevşeme çalışması olsun kendinize bir meditasyon/gevşeme çalışması eşi seçmekte fayda vardır. Bu kişinin doğumda yanınızda olacak, güvendiğiniz, size destek olacağına inandığınız biri olmasına özen gösterin.
Meditasyon sırasında Doğru Pozisyonun önemi nedir?
Meditasyon yaparken, bu ister aktif kas rahatlaması, ister hayal kurma, ister aklın sakinleştirilmesi olsun bedeninizin mutlaka rahat bir pozisyonda olması gerekir. Bu pozisyon medyada bağdaş kurup oturma gibi lanse edilse de birçok kişi bu pozisyona alışkın olmadıklarından rahatsız olabilir. Meditasyonda önemli olan uzun süre aynı pozisyonda kalacağınız için bedeninizi yormayan bir duruş veya yatış bulmak. Benim annelere severek uygulattığım iki pozisyon vardır. Birincisinde anne sırtüstü sırtının arkasında bir iki yastık ile hafif yükseltilmiş yatar, ikincisinde ise anne sol tarafında yatmıştır, üstteki dizi hafif kırıktır ve bacaklarının arasında bir yastık yerleştirilir. Meditasyon duruşlarında gebeler istedikleri sayıda minder, yastık, battaniye kullanmakta serbesttirler.
Anne adaylarına kendi kendilerine uygulayabilecekleri Bir Meditasyon Örneği verebilir misiniz?
Bu meditasyon örneğini size doğum için seçtiğiniz doğum eşiniz okuyabilir veya isterseniz kendiniz okuyup kayıt eder ve dilediğiniz zamanlarda dinleyebilirsiniz.
Bu yazı çok yavaş, noktaların arasında bekleme süreleri ile okunması gerekir.
“Kendime rahat ettiğim bir pozisyon verirken omurgamın uzadığını hissediyorum. Başımın üzerinden gümüş renginde bir ip boynumu, sırtımı ve kuyruk sokumumu uzatıyor, omur kemiklerimin arası açılıyor ve rahatlıyorum. Gökyüzünde kaybolan gümüş rengi iplikten sakin içimi huzurla dolduran bir enerji başımdan, omurgamdan, kuyruk sokumumdan aşağı akıyor ve ayak parmaklarımın ucundan toprağa yönlenip beni topraklandırıyor.
Uzun ve derin karnımı şişiren nefesler alıp vermeye başlıyorum. Aldığım nefes karnımı, akciğerimi, kaburgalarımın aralarını ve omuzlarımı sakin ve serin bir şekilde oksijenlendiriyor. Nefesimi verirken göbek deliğim omurgama yaklaşıyor ve içimdeki tüm gerginlik, ağrı ve huzursuzluk verdiğim nefes ile akıp gidiyor.
Aldığım her nefes içimi güvenle dolduruyor. Çevremi mutluluk ve huzur sarıyor. Damarlarımda akan kan bebeğime sükunet dolu oksijen taşıyor. Oksijenle dolu kan benim sevgimle bebeğimi sarıyor.
Bir doğum sancısı başlarken karnımın altından yukarıya doğru bir basınç hissediyorum. Bu basınç duygusu bebeğimi saran enerji dolu bir sıcaklık olarak güneş ışınları gibi içimi ısıtıyor. Derin bir nefes alıyorum, akciğerimi hava ile doldurup omuzlarımı geriye alıyorum, içime çektiğim enerji ile genişliyorum.
Çenem kasım rahat, dudaklarım hafif aralık ve vücudumdaki her hücre rahim ağzımın kolay ve rahat açılmasına konsantre olmuş durumda. Bir gül goncasının yaprakları gibi açılıyorum. Bebeğim aşağıya, çıkışa doğru yol alıyor. Sıcak, kaygan bir sıvı gibi rahim ağzım bebeğimin geçişine izin verecek şekilde eriyip açılıyor.
Rahmim yavaşça rahatlarken bebeğim yeniden hareket etmeye başlıyor. Yaptığı yolculuğun kısa süreceğinin, güvende olacağının bilincinde. Rahim ağzım gittikçe yumuşuyor, açıldıkça bebeğime kavuşma anım yaklaşıyor.
İki doğum dalgası arasında dinlenirken aldığım nefesin bütün bedenime huzur dolu yatıştırıcı bir enerji ışığı olarak yayıldığını hissediyorum. Çevremdeki bana uzaktan boğuk gelen seslere konsantre oluyorum: bebeğimin kalp sesi, eşimin ve sevdiklerimin sakinleştirici ses tonları, ve hastane çalışanlarını çıkardıkları uzaktan gelen sesler. Hastane koridorundaki çiçeklerin kokusu, şampuanım esansı burnuma geliyor ve her nefes verişimle sabırsızlık, korku ve kaygılarımı içimden atıyorum.
Hissettiğim her doğum dalgasıyla bedenime daha çok güveniyorum, vücudumla senkron durumda, daha sabırlıyım. Rahim ağzımın yaşamın en önemli yolculuğu için açıldığını, genişleyip yol verdiğini hissediyorum.
Bedenim tamamıyla rahat ve gevşek, yumuşak. Kendimi vücudumun yönlendirmesine bıraktım. Her kasım birbiriyle uyumlu çalışıyor. Her kalp atımım kaslarıma enerji gönderiyor. Doğum içgüdümle hareket ediyorum.
Bebeğim için güçlüyüm. Bizi birbirimize kavuşturacak anı beklerken şu an hala onun için nefes alıyorum, onun için görüyorum, besleniyorum, duyuyorum, ona enerji gönderiyorum. Çok kısa bir zaman sonra kendi nefesini kendi alacak, kendi beslenecek ve kendi gözleriyle dünyayı görecek.
Ritmimiz gittikçe örtüşüyor. Her doğum dalgası akciğerimi sıkıştırırken bebeğimi de aşağıya itiyor. Rahatsızlık gibi hissedilse de mutlu sona daha çok yaklaşıyorum ve rahatlıyorum.
Doğum anına yaklaştıkça, dalgaların şiddeti ve süreleri arttıkça, benden önce doğum yapmış milyarlarca kadının gücüyle birleştiğimi hissediyorum. Benimle beraber doğuruyorlar. Yüzyıllardır bu yolculuğa çıkmış ve rahatlıkla sona erdirmiş olan milyonlarca kadın benimle bu anı paylaşıyor. Tam bu anda güldüler, ağladılar, bağırdılar, iç çektiler, inlendiler. Gözyaşları yanaklarından aşağıya yuvarlanıp atmosferin içinde buharlaştı. Bulut oluşturan bu gözyaşları şu an üzerime yağmur damlası gibi düşüyor ve ben dilimde hissettiğim bu tuzlu tadan güç alıyorum, yeniden doğuyor ve doğuruyorum.
Çevremdeki tüm hava enerji dolu, benden önce bu yolcuğu yapmış olan tüm annelerin enerjisi havayı doldurmuş durumda. Düşüncelerini duyuyorum, kaygılarını ve umutlarını hissediyorum. Tüm bunlar beni enerji ile dolduruyor. Beni ve bebeğimi çağırıyorlar, başlamış olduğum bu yolculuğu onlar gibi rahatlıkla tamamlamamı istiyorlar.
Sesler gittikçe uzaklaşırken birer fısıltıya, fısıltıyla söylenen bir melodiye dönüşüyor ve çevremdeki sevdiklerimin seslerini algılamaya başlıyorum. Bana güçlü olduğumu, güzel olduğumu ve güvende olduğumu fısıldıyorlar.
Bebeğimi doğum yolunu sonuna doğru itme isteğimi kolaylıkla yerine getireceğimi hissediyorum. Bebeğim doğmak istiyor, yüzünde havanın serinliğini duyumsamak istiyor, kollarımın arasında tenime dokunmak istiyor. Onun bu isteği benim onu tutma, öpme, koklama, öğretme isteğimle örtüşüyor. Ona nasıl yenileceğini, ayakkabılarını nasıl bağlayacağını öğretirken, o da bize yaşamın mucizelerini gösterecek yeniden. Fark etmeyi unuttuğumuz mucizeleri…
Rahim ve rahim ağzımın gücünü hissediyorum, çocuğumun dünyaya gelmesine çok az bir zaman kaldı. Ikınma duygusu bütün çevremi sarıyor, milyonlarca kadının gücü içimi dolduruyor ve ben itmeye başlıyorum….”
Anne adaylarına kendi kendilerine uygulayabilecekleri Bir derin gevşeme örneği verebilir misiniz?
Sesli ve yavaş şekilde okunmalı.
“ Mümkün olan en rahat pozisyonda otur veya uzan. Bedeninin yatağa veya koltuğa değdiği her yarı hisset. Şimdi çevrende bir görünmez bir koruma kalkanı oluştu. Bu kalkandan sadece senin için güzel ve iyi olan duygu ve düşünceler geçebilir. Annelik içgüdünü uyandır ve çağır. Milyonlara kadında olduğu gibi bu güdü sana sabır, güç ve güven verecek.
Nefesine odaklan. Nefes verirken bu nefesin ayak parmaklarından aşağı aktığını duyumsa. Nefes al ve bu nefesin ayak bileklerine kadar geldiğini hisset, nefesini verirken ayak bileklerine kadar gevşediğini duyumsa.
Yeniden nefes al ve bu nefesin ayaklarından, ayak bileklerinden, baldırlarından dizlerine kadar geldiğini fark et. Nefesini verirken dizlerinin bağı çözülüyor, diz kapakların eriyor ve baldırlarının tüm gerginliği ayak bileklerin, ayakların ve parmakların üzerinden akıp gidiyor. Artık dizlerinden aşağısını hissetmiyorsun. Yeniden aldığın nefes bu sefer kalçana kadar geliyor. Leğen kemiklerinin arasında bu nefesi hissediyorsun. Nefesini verirken oturma kasların ve kalçan gevşiyor. Kalça eklemlerinin kendilerini bıraktıklarını, yumuşadıklarını hissediyorsun. Bacaklarını yerçekimine teslim et ve eridiklerini hisset. Bacaklarına her gün yaptıkları iş için, taşıdıkları yük üçün teşekkür et ve onlara artık izin ver. Bırak tamamıyla rahatlasınlar.
Artık belden aşağısını hissetmiyorsun, tamamıyla gevşemiş durumdasın.
Yeniden bir nefes al ve bu karnını doldurduğunu, o pembe mağaranın içinde sükunetle yüzen bebeğine oksijen götürdüğünü, akciğerinin alt sınırına kadar geldiğini far et. Nefesini verirken, karın kasların, omurgan, bütün belin kendini bırakıyor, bedenin eriyor ve çözülüyor. Karnının gerginliği üzerinden akıyor. Böbreklerinin gevşediklerini hisset. Sağda bulunan karaciğerin, solda bulunan dalağın, ortadaki rahmin gevşiyor. Rahminin gevşemesine izin ver, korkma, bebeğin de, sen de rahatlayacaksınız.
Yeni bir nefes ile akciğerin doluyor. Bu nefes kaburgaların aralarını, omuzlarını, kollarını, dirseklerini, el bileklerini ev avuç içlerini dolduruyor. Bu nefesi dışarı verirken akciğerinin kendini bıraktığını hissediyorsun, omuzların yattığın yere çöküyor, her bir omur kemiğinin arasındaki sinirler rahatlıyor, dirseklerin gevşiyor, el bileklerin rahatlıyor, avuç içlerin açılıyor ve tüm gerginlik, kaygı ve korku parmaklarının ucundan akıp gidiyor. Kollarının gevşemesine izin verirken onlara her gün yaptıkları iş için teşekkür et ve onlara izin verdiğini belirt. Yer çekimine kendilerini bırakıp erisinler.
Hafif ve rahat bir şekilde nefes al. Derin ve yumuşak şekilde nefes ver. Kendini tamamıyla bırak ve sana destek veren altındaki toprağı hisset.
Nefesini çene kasında hisset ve nefesini verirken çene kasını gevşet. Bırak dudakların aralansın ve ağız çevresi kasların gevşesin. Sakine ve kolayca nefes al, derin ve yumuşak şekilde nefes ver. Nefes burun kenarlarındaki çizgilere, alnına ve kulaklarına dolsun. Verirken nefesini burun kenar çizgilerin yok olsun, alnındaki kırışıklıklar gitsin ve göz kapakların gevşesin, iyice ağırlaşsın. Bırak yüzün erisin. Kimse bakmıyor sana. Seni kimse görmüyor. İzin ver başına ve yüzüne yer çekimine direnme. Saç diplerin rahatlasın, yanakların sarksın.
Her şeyi bırak.
Kendini bırak.
Kendini aç ve evrenle bütün olmaya izin ver kendine.”
Op. Dr. Dilek Öztürk /milliyet
To view links or images in signatures your post count must be 0 or greater. You currently have 0 posts.