Tavşanın biri, bir kaplumbağayla alay etmiş. ”Bu kısacık bacaklarınla nasıl da ağır ağır gidiyorsun?” demiş. Kaplumbağa gülerek, ”Tamam” diye yanıtlamış onu, ” sen rüzgar kadar hızlısın.
Ama yarışta ben seni geçerim.” Peki” demiş tavşan, ”yarışalım da bunu söylediğine pişman edeyim seni.”
Tilkinin hakemliğini kabul etmişler. Yarış başlamış. Kaplumbağa ağır ağır koyulmuş yola. Tavşan ise ok gibi fırlayıp onu arkada bırakmış.
Yarı yola gelince durmuş; biraz yaprak yedikten sonra, ”Hava çok sıcak; şuracıkta biraz kestireyim” demiş. ”Kaplumbağa beni geçse bile, nasıl olsa onu yakalar, yarışı kazanırım.”
O uyuya dursun, kaplumbağa yürüye yürüye yarışı bitirmiş. Tavşan uyanıp ok gibi fırlamış ama neye yarar! Bir de bakmış ki kaplumbağa bitiş çizgisini çoktan geçmiş, oturmuş, kendisini bekliyor.
Ama yarışta ben seni geçerim.” Peki” demiş tavşan, ”yarışalım da bunu söylediğine pişman edeyim seni.”
Tilkinin hakemliğini kabul etmişler. Yarış başlamış. Kaplumbağa ağır ağır koyulmuş yola. Tavşan ise ok gibi fırlayıp onu arkada bırakmış.
Yarı yola gelince durmuş; biraz yaprak yedikten sonra, ”Hava çok sıcak; şuracıkta biraz kestireyim” demiş. ”Kaplumbağa beni geçse bile, nasıl olsa onu yakalar, yarışı kazanırım.”
O uyuya dursun, kaplumbağa yürüye yürüye yarışı bitirmiş. Tavşan uyanıp ok gibi fırlamış ama neye yarar! Bir de bakmış ki kaplumbağa bitiş çizgisini çoktan geçmiş, oturmuş, kendisini bekliyor.