Zamanın birinde bir kedi varmış Kedi de kediymiş hani. Öyle yaman, öyle sert bir kediymiş ki farelerin her biri daha adını duyduklarında kaçacak delik ararlarmış. Sadece fareler mi? Diğer kediler de bu saldırgan kediden korkarlarmış. Bu nedenle kendisini pek de sevmezlermiş. Kedi evde en ufak bir tıkırtıya kulak kabartırmış. Bir fare gördüğünde de adeta aslan kesilirmiş.

“Bu dünyadan farelerin kökünü kazıyacağım Miyaav!” dermiş. Sonra da sinsi sinsi sırıtarak fare avına başlarmış. Zavallı farecikler, bu kedinin varlığından korkular içinde yaşarlarmış

“Bu kedi soyumuzu kurutmaya niyetlenmiş.” diyerek sızlanırlarmış Fareler kedinin korkusundan, deliklerine sinmiş kalmışlar. İnsanların kurdukları tuzaklar, kapanlar, fare zehirleri kedinin yanında bir oyuncak gibi kalmış. Bu Korku ile daha ne kadar yaşayacaklarımı bilmiyorlarmış Kedi son günlerde bir tek fare bile avlayamaz olmuş. Neden mi? Çünkü ortalıkta farelerin bir teki bile görünmüyormuş da ondan. Bu durum kara bela kedinin canını sıkmaya başlamış

“Miskin miskin uyumak, benim gibi avcı bir kediye yakışmaz.” Demiş Fareleri ortaya çıkarmak için bir plan yapmış Kedi uyku taklidi yapmaya karar vermiş Gerçekten uyuyormuş gibi, kendini salonun ortasına uzatmış.