Merhaba arkadaşlar,
Şimdi burada hem bu konudaki duygularımı dilim döndüğünce yazıya aktarıp, hem de bir şey açıklayacağım. Konuyu muhakkak forumdaki arkadaşlarımız kadar ziyaretçi olarak görüntüleyenler de olacaktır. Şaşıracak olanları anlamakla birlikte, tepki gösterme eğiliminde olacaklara şunu söylemek isterim. İnsanların küskünlüğüyle, problemleriyle beslenmek erdemli birine yakışmayacaktır. Zira gerçek dostluk bağları kolay kurulmuyor. Kolay kurulmadığı gibi, bunu yıkmak da öyle kolay değildir. Yeri gelir, küllerinden yeniden doğmasını bilir. Bu bağlamda; istisnasız herkesin yazacaklarımdan memnun olacağını düşünüyor, en azından öyle umuyorum.
"Kanka" kelimesinden bahsederek başlamak isterim. Evet, günümüzde oldukça popüler bir kelime. Üniversite ortamlarında, cafelerde, internet üzerinde yayın yapan dijital platformlarda iki dakikalık arkadaşına bile artık insanlar "kanka" diyor. Peki nereden geliyor bu kelime? Nedir yani bu kankalık?
Zanımca "kan kardeş" sözcüklerinin kısaltılarak birleştirilmiş hâli. Peki bu sıfatı birbirine yakıştıran herkes kan kardeşi mi? Tabii ki değil! Bu nedenle maalesef yozlaşmış bir sıfat olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Biz tanışıp, bu sıfatı birbirimize kullandığımızda yıl 2008'di. Dile kolay 11 yıl. Ve o zamanlar ne @Bahtiyar benden başkasına, ne de ben @Bahtiyar'dan başkasına böyle seslenmezdik. İkimiz adına, sadece birbirimize yüklediğimiz bir sıfattı bu. Gerçekten de birbirimize verdiğimiz bu değeri "içi boşaltılmış" bir kavram olarak değil, anlamına yaraşır biçimde yaşıyorduk.
2008 yılından 2015 yılına dek 7 sene boyunca aralıksız, herhangi bir kopma ve sekdeye uğrayan irtibat olmaksızın her şeyi paylaştık. Her şeyi... 2011'de üniversiteyi kazandığımda sevincimi ilk paylaştığım kişilerden biri @Bahtiyar'dı. Askere giderken, ilk helalleştiği kişilerden biri bendim. Çalışmak için yurtdışına giderken sonu gelmeyen vedalaşmaları benimle yapmıştı, gönül ilişkileri konusunda birbirimizle her zaman paylaşımda bulunur ve fikir alışverişi yapardık. Üstelik; "abi seviyorsan git konuş bence" tadında değil! Derinliğiyle, ayrıntısıyla...
2015 yılında bazı talihsiz şeyler yaşadık, karşılıklı hatalarımız oldu. İstenmeyen sebepler, üçüncü kişiler, diyalog eksiklikleri, anlık gösterilen tavırlar (ve sonrasında neye yarar diyebileceğimiz pişmanlıklar)... Ne yazık ki dostluğumuzda tahribatı büyük bir kopma yaşadık. Ama biz hiç düşman olmadık! Çevrelerimiz bu konuda ne kadar kılıçlarını da kuşansa, bizim yaptığımız en fazla iki kelam edip susmak olmuştu. Çünkü üzülerek geride bırakmak durumunda kaldığımız dostluğumuzun hatrının bunlardan daha değerli olduğunu biliyorduk...
Gel zaman, git zaman yıl 2019 oldu. Bu gidişe artık bir dur demek gerekiyordu. Oturduk konuştuk, niyetimiz olan talihsiz şeyleri masaya yatırmaktı ama geçmişin güzel anılarını konuşmaktan biz bunu yapamadık. Öyle ki, bir anda yeniden eski günlerin büyüsünde bulduk kendimizi. Şunu sordum kendime, bu adam benim için bir yabancı olabilir miydi? Ya da hangi sebep yeniden her şeyi eskiye döndürmeye bir ket vurabilirdi ki?
Tarih 6 Temmuz 2019 ve buradan herkese açıklıyorum. Biz 2015 yılına kadar neysek, yine O'yuz! Tarih itibarıyla @Bahtiyar benim nadir dostlarımdan olmasından öte, hâlâ kankamdır ve öyle de kalacaktır. Aramızda ehemmiyeti dostluğumuza leke düşürecek hiçbir problem kalmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır. Yüzeysel ilişkiler elbet bitmeye, gitmeye mahkumdur ama ben gerçek dostumu yolda mı buldum ki önemsiz mevzulara kurban edeyim?
İyi ki varsın dostum, kankam. Seviliyorsun!