Forum Düzeni
Üye Günlüğü
Üyelerimizin kişisel sayfaları olarak da kullanabilecekleri, günlük tutabilecekleri ve hoşuna giden resim, yazı, video paylaşımlarında bulunabilecekleri bölüm.
Kullanıcı Etiket Listesi

Like Tree15Beğeni(ler)
  • 4 Post By Melodram
  • 3 Post By Melodram
  • 4 Post By Melodram
  • 4 Post By Melodram

Seçenekler
Seçenekler
Stil
Üyelik tarihi: 02 Ağustos 2018
Mesajlar: 3.659
Konular: 11
Cinsiyet:Bayan
Seslenenler: 485 Mesaj(lar)
Etiketleyenler: 82 Konu(lar)
Alınan Beğeni: 1802
Verilen Beğeni: 1230
Rep Gücü: 25
Melodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant future

Arrow bir şeyler eskiyor, en çok da eksiliyor insan.

13 Eylül 2018
# 1

Merhaba!
Benim bilmem kaçıncı günlüğüm, yakın zamanın ilk günlüğü.
Böyle sanal günlükler tuta tuta anıları canlı tutuyordum bir zamanlar, sonra yavaş yavaş anıları yazmayı bıraktım.
Belki de unutmak istediklerim hatırlamak istediklerimden daha çok olmuştur o süreçte.
Yazmayı bıraktıkça her şeyden kopuyor bence insan.
Birçok şey sadece o anda kalıyor, sonra neyi ne zaman yaşadığını bile hatırlayamayacak duruma geliyorsun.
Oturdum düşündüm ve yeniden bir şeyler yazasım geldi.
Galiba kendimi en huzurlu hissettiğim yer ellerimin klavyenin üzerinde hunharca çalışabildiği o yer. Yani herhangi bir yer!
Kalem tutup parmaklarım yamulana, sızlayana kadar yazabileceğim bir defter de mutlu ederdi elbet, hemen defterler isyan etmesin. Sırasını beklesin.
Uzun uzun bir sürü şey yazmak istiyorum da şu an neresinden başlayacağımı bilmiyorum. Yakın zamandaki yıkımdan mı başlasam aklımı karıştıran geçmiş zaman yorgunluklarından mı? Yok böyle olmayacak, girişi kısa tutup sonra dökülmeliyim belki de.
Hissettiklerimin hala beni boğuyor olduğunu yeniden hatırladım. -20 derecede çırılçıplak sokakta yürümek bile bazı şeylerden daha mantıklı ve mantığımın almadığını kalbime de anlatamıyorum.
İkisinin anlayamadığı şeyi de şu an yazamıyorum. Delilik!
O zaman şimdi buradan çıkayım.
Fonda The Rasmus - Wonderman çalıyor. Başlangıcımız bununla olsun.
Senin adını yıllar önce yazmıştım bir yerde ama geçerliliği sonsuz olan bir şekilde yazmıştım.
Yine bir şeyler eskiyor ve yine eksilmeye devam ediyoruz.
Teşekkürler dünya!
Sen bizi kırmaya devam etsen de biz pencereden yansıyan gün ışıklarında çiçekler büyüteceğiz,
çiçekler kurutacağız
ama çiçekten vazgeçmeyeceğiz.
''this my, my story
i'm not out of glory''
Ufak not: İyi niyetli bir rica olarak algılayacağınızı düşünerek günlüğüme benden başka kimsenin
yazmamasını rica ediyorum. Halka açık olsa da
kendi içinde kapalı kalmasını çok isterim.
Teşekkürler

Bilinmesi gereken şeyleri insanın kendisinin tatması iyidir.
-hermann hesse-
Üyelik tarihi: 02 Ağustos 2018
Mesajlar: 3.659
Konular: 11
Cinsiyet:Bayan
Seslenenler: 485 Mesaj(lar)
Etiketleyenler: 82 Konu(lar)
Alınan Beğeni: 1802
Verilen Beğeni: 1230
Rep Gücü: 25
Melodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant future
Standart Cevap: bir şeyler eskiyor, en çok da eksiliyor insan.
22 Ağustos 2019
# 2

Çiçekleri beslemek, büyütmek konusunda çok yetenekli değilimdir ama çiçek görsellerini bulma konusunda kendime güvenirim.
Bir şeyi sevmek için her zaman o şey konusunda yetenekli olmanıza gerek yok, bir şeyi yapmak için de illa o şeyi becermek zorunda değilsiniz.
Yapabildiğiniz kadarıyla varsınız siz de işte, ne var yani olamaz mı?
Birileri de bu dünyada bir şeyleri eksik yaparak mutlu olsun, biz çok bilmişler birileri bir şeyi eksik yaptığında bunu ona hissettirmeyelim mesela. Bizim vazifemiz değil ki aslında onun eksik yaptığını söylemek, neden her şeye müdahale etmek istiyoruz o zaman? Yapamayacağımızı düşündüğümüz ya da eksik yaparsak yargılanacağımız korkusuyla kalkışmadığımız şeyleri bir başkasının cesurca yapması mı sinirlendiriyor bizi? O küçücük dünyasında yapmaya çalıştığı ''o şey'' ile mutlu olma ihtimali mi sinirlendiriyor? Sadece biz mutlu olduğumuzda mı mutlu olabilir herkes, sadece biz istediğimiz için mi dönebilir dünya? Ne kadar da önemsiyoruz kendimizi ama dimi, sadece başkalarını aşağı çekerken...
Bu aşağı çeken, enerji emen insan topluluklarını etrafımdan temizlemeye başlamıştım, bir hayli de başarılı oldum aslında ama bir şeyi kaçırıyordum, aslında biliyordum da hepsine gücümün yetmeyeceğini bildiğimden kaçırmış gibi yapıyordum, bunlar sadece benim etrafımda değil, bunlar her yerde. Her delikten çıkabilecek kadar girdikleri kabın şeklini alan, eğer o kabın içinde de mutsuzsa herkesi o kaba sokmaya çalışan bir sürü insan!
Neden daha güzel şeyler için uğraşmaz ki insanlar? Mesela neden birinin mutsuzluğu, rezil olması, hayata küsmesi için hep bir plan içindeler? Sizin yorgunluklarınız içinizdeki kötülüğün sizi ele geçirmesinden, nefes alamamaktan, kendinizi boğmaktan ve kendinizi boğarken hepimizi yanınızda götürme isteğinizden. Düşününce ne kadar da anlamsız geliyor bir başkasının kalıbı içinde yok olmak, derine inmek, dibi görmek. Hiçbirini kendi iradenle yapmıyorsun ama bir şeyler seni hep o dibe itiyor, karşı koyamıyorsun. Belki iyiliğin hepimizi kurtaracağına inanıyorsun, kötülere bile elini uzatmak istiyorsun, bu sefer sen onu çekmek istiyorsun ama dibe değil, aşağı değil, gökyüzüne... En üste. Bilmiyorum başarabilir misin ama inandığın bir şey varsa denemeye devam edebilirsin.
Sevgiden geçen her yol hiçbir malzemeye ihtiyaç duyulmadan içini temizleyen detoks tarifi gibi, bir kere dokununca bir daha asla unutamıyorsun.
Yolu iyilikten, kendinden ve herkesi olduğu gibi kabul görenlerin düşüncelerinden geçenleri kucaklamak istiyorum.
Diyorum ya, çiçekleri kurutacağız
ama çiçeklerden vazgeçmeyeceğiz...

*Blueneck - Lilitu çalsın kulaklarımızda ve yavaşça terk edelim, beynimizi kemiren her şeyi.

Ufak notumda hala geçerli, benim dışımda kimsenin yazmasını istemiyorum günlüğüme, teşekkürler...
Konu Melodram tarafından (22 Ağustos 2019 Saat 10:07 ) değiştirilmiştir.
Regex, Echoes ve İlkiz bunu beğendi

Bilinmesi gereken şeyleri insanın kendisinin tatması iyidir.
-hermann hesse-
Üyelik tarihi: 02 Ağustos 2018
Mesajlar: 3.659
Konular: 11
Cinsiyet:Bayan
Seslenenler: 485 Mesaj(lar)
Etiketleyenler: 82 Konu(lar)
Alınan Beğeni: 1802
Verilen Beğeni: 1230
Rep Gücü: 25
Melodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant future
Standart Cevap: bir şeyler eskiyor, en çok da eksiliyor insan.
23 Eylül 2019
# 3

Merhaba durgun dönemlerin yorgun savaşçıları, savaşlardan sağ çıkabilenler ve sağ çıktığını bilmeden hiçbir şey olmamış gibi devam edenler. Aynı şeyler için savaşırken ne kadar farklıyız değil mi? Aynı renkleri bile farklı algılayabilecek kadar farklıyız. Verdikleri kapların hiçbiri bize uygun değil, uydurmaya çalışıyoruz. Verilen roller bizim becerebileceğimiz türden değil, becermeye çalışıyoruz. Gitmemiz gereken yol, o yol değil ama gitmeye çalışıyoruz. Neyi yapmamamız gerektiğini bilmemize rağmen o şeyleri yapıyor, olmayacak bir düzenin içine hapsoluyoruz. Peki ne zamana kadar? Neyin bitmesi, neyin başlaması, neyin değişmesi gerekiyor? Daha iyi bir Pazartesi mi bekliyoruz, herhangi bir ayın ortasını mı, yoksa başlangıcını mı? Yeni bir yıl mı bekliyoruz, yeni bir yer mi, yeni bir insan mı? Belki de hiçbiri ya da hepsi ne fark eder? İçimizdeki o ''tak'' noktasına dokunamadıkça elimiz hangisinin önemi var ki? Hangisi bizi itebilir yeniliğe, hangisi vazgeçirebilir alışkanlıklardan biz istemedikçe? Bu kadar soruyu yazmak da kendime sormak kadar zormuş ama yazdıklarım sorduklarımın yanında bir romanın özeti gibi kalıyor...
Durgunum, yer yer o durgunluktan çıkmış gibi dursam da, durgunum. İçime dönüp, kendime en tembel, en düzensiz ve en karmaşık günleri yaşattığım günlerdeyim. Ağustos ortalarından itibaren başlayan karmaşa, en sevdiğim mevsime giriş ayı olan Eylül'le devam ediyor, hatta o bile sonuna geliyor. Bir şeylerin sonu ne hızlı geliyor. Hiçbir şey yapmak istemedikçe bir sürü şey yapmak zorunda kaldım son 1 aydır. Neyden kaçtıysam ona yakalandım, neyi inkar ettiysem onunla yüzleştim, bazı şeyleri bir kez daha itiraf ettim kendime. Yorulduğum da oldu, eğlendiğim de, zorla kına bile yaktılar, bazen bebek poposu kokladım, bazen domestos. Öyle karışık, öyle karmaşık. Halay çekerken hayatı sorguladınız mı hiç mesela? Hiç ritmi kaçırmadan, ayağı şaşırmadan halay çekerken nerede olduğunu unuturcasına sorguladınız mı? Topuklu ayakkabının acısını değil de, hayat sancısını hissettiniz mi herkes gülerken? Dur ya! Yine sorulara gidiyor kafam, bu kadar soru olmamalı burada. Şu an içimde taştığım için buradayım, kimseyi dinlememek için buradayım.
Ben bugün çok iyi bir dinleyici olmak istemiyorum, birine bir şeyi anlatmak da istemiyorum, sadece buraya saçmalamak istiyorum, rahatlamak istiyorum.
Kaçmak istiyorum kafamdaki bütün düşüncelerden, hakkımdır. Başkaları değil de bugün kendi kendime olayım, kendime sarılayım ki bu da hakkımdır. Dışardan görünen çiçekli bahçenin en ücra köşesindeki saksının kurumuş toprağıyım bugün, hakkımdır. Olmak istediğimiz her şey, aklımızdan geçen her şey hakkımızdır belki de. Ne bileyim bir şeyin hayalini kurmak kadar o hayali yaşamak da hakkımız değil mi yani? Bence hakkımız. Tabii şartlar her şey için müsait olsaydı eğer, pek olmaz ya neyse işte...
Kopuk kopuk her şey, hiçbiri tam olarak bir araya gelmiyor. Özellikle son 10 gündür hissettiğim duygular bu kopukluğun asıl sebebi. Ölümle yaşam arasındaki ince çizginin hassaslığı, birini beklemenin ağırlığı, endişelerin yoğunluğu... Bence delirtebilir insanı.
Birkaç insanın dudağından çıkacak iki kelimeye bağlı bazen her şey, bir başkası senin hayatını yıkabiliyor mesela sırf dudaklarını oynatabildiği için. Bir başkası karar verebiliyor senin adına, senden daha iyi bildiği için. Verdiği karar senin içinden geçen değil ki ama neden başkası veriyor o kararı? Benim mutsuzluğum bir başkasının bir şeyleri daha iyi bilmesinden geçiyor, işinin o olmasından geçiyor ve bunu da kabulleniyorsun.
Her şeyi kabullenebilmeyi nasıl başarıyoruz acaba? Doğamız gereği en kötü şeye bile alışabilmemizden mi geçiyor bu da? En kötü, daha kötüsü olamaz dediğimizden bile kötü şeyler olabiliyor ve biz oturup buna da alışıyoruz. Alışırken ağlıyor, ağlarken gülüyoruz. Her alışkanlığa yeni bir dünya kuruyoruz, her gidene yeni bir ben oluşturuyoruz. Hepsinden sonra kendimizle yeniden tanışıyoruz. İçimizde keşfedemediğimiz kim bilir kaç ben var, kim bilir hangisi en çok ben. Hangisine geldiğimde son bulacak bilmiyorum. Bu bilinmezlik bir yandan da güzel değil mi? Sonsuz bir dünya içimiz ve bir sürü yeni hal keşfedebiliyoruz, iyi ya da kötü fark etmez. Ben oluyoruz. Ana karakterimize güncellemeyle bir şeyler ekliyor gibi. Daha az duygu olsun, biraz sevgi olsun, böyle baksın, şu renk saçı olsun, artık bunlar gülmesin, küfrü azaltsın, çay içmesin ama kahveye de düşmesin. İstediğimizi yaratabiliyoruz biz kendimizden, kendimizle derdimizin hiç bitmeyeceği bir dünyadayız. Ne güzel.
Bugün derdim yok, bugün eklemek istediğim hiçbir şey, çıkarmak istediğim hiçbir şey yok. Sadece bu yazdıklarım var, bir gün bir yerde canım sıkıldığında dönüp baktığımda okuyabileceğim bir şeyler. Bu durgunluk dönemlerimde onu da yaptım, eskilere gittim. 10 yıl önce yazdığım şeyleri okudum, o anıları hatırladım, insanları. Hayatımda olanları saydım, olmayanları saydım. Birkaç isim unuttuğumu fark ettim, benim için bir şeyi unutabilmek bence mucizeydi. 10 yıl içinde ben bir mucize gerçekleştirmişim. Sevindim, garip bir şeye sevindim işte ne bileyim.
Sonra bir dönem dinlediğim şarkılara baktım, listelerime baktım. Birileri demiş ki ''hadi şarkı önersene'' Yazmışım da yazmışım, onu da dinle bunu da dinle demişim. Yazdıklarımdan açtım birkaçını, normal zamanda da açıp dinleyebileceğim şeylerdi ama eskiye bakıp, görüp oradan hareketle açınca bir başka oldu. Anılarda kayboldum, çok güzeldi. Birkaç güzel şeyden biriydi işte.
Şimdi de açtım Yiruma dinliyorum, Falling. Sene 2013.
Heyecanlı zamanlardan biri ama o heyecanı paylaşmayacağım, üşenirim.
Galiba hayatımı bir yerden bölmek istersem de 2011'den sonra bölerdim. Mesela 2011'e kadar ilk hayatımı yaşamışım, şimdi ikinciyi devam ettiriyorum gibi. Nedeni... Nedeni uzun, şimdi yeri değil. Yakın zamana geleyim, boş verelim o kadar geriyi. En son neye güldüğümüzü, neye ağladığımızı, neye kızdığımızı hatırlayalım. Ne zaman insan gibi hissettiğimizi düşünelim. En çok dün güldüm çocukluk anılarımla, en son yarım saat önce ağladım Neslican'a. Kızgınlığımı hatırlamıyorum, kızmamışım demek ki. Buna da sevinelim ve bu garip cümlelerin bir sonu gelsin.
Çiçeklerin de solduğu mevsimdeyiz, yaprak dökmekten de çekinmeyin, giden şeylerin geri gelme ihtimali olduğunu düşünün ve akışına bırakın. Vaktiniz varken demiyorum, vakit ne zaman biter belli değil çünkü ama tam şu an, anlık olarak akışın içindesiniz, akışı hissedin bir de rüzgarı.
Bence en güzel mevsimdeyiz.
Dökülsün her şey, başlasın değişim ve dönüşüm.
Buraya kocaman bir kalp bırakıyorum, belki bir gören olur da mutlu olur.
Bir de ricam olur kendisinden, kalbi görünce elini kalbine götürsün, gözünü kapatsın 1 dakikalığına, aklından geçen her şeyi sesli olarak söylesin, söylediklerinin olacağına inansın. Kalbiniz olduğunu hep hatırlayın olur mu?
Hakkınızdır.
Duvarlara değil de biraz gökyüzüne baksın çiçekleriniz, değerlisiniz.


Regex, Arthur, Echoes ve 1 diğer(leri) bunu beğendi

Bilinmesi gereken şeyleri insanın kendisinin tatması iyidir.
-hermann hesse-
Üyelik tarihi: 02 Ağustos 2018
Mesajlar: 3.659
Konular: 11
Cinsiyet:Bayan
Seslenenler: 485 Mesaj(lar)
Etiketleyenler: 82 Konu(lar)
Alınan Beğeni: 1802
Verilen Beğeni: 1230
Rep Gücü: 25
Melodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant futureMelodram has a brilliant future
Standart Cevap: bir şeyler eskiyor, en çok da eksiliyor insan.
06 Ekim 2019
# 4
[IMG]*********************f/0oG3BH.jpg[/IMG]
Dünyanın en güzel fotoğraflarından biriyle başlıyorum sözlerime, asıl çiçeklerle.
Ufak bir hikaye anlatayım ve hep dursun burada, hem huzurlu hem üzgün olduğum bir hikaye.
Fotoğraftakiler benim büyükbabam ve babaannem, 92 yaşında iki insan-dı, 75 yıldır birlikteydiler.
Şubat'ta pamuk babaannem bu dünyadaki huysuz ve tatlı kadın geçişini tamamladı, gidiyorum dedi ve gitti. Aniydi, hiç de bekletmedi. Sonra bu iki minnoş hayatlarında tanıştıklarından beri ilk defa bu kadar ayrı kaldılar, maksimum ayrı kalma süreleri büyükbabam okulda derse girip eve gelene kadar ki o süredir. İnanması güç gibi geliyor ama büyükbabam bir yere giderdi mesela en fazla yarım saat geçerdi ve babaannem ''neredesin?'' diye arardı. Şimdikiler tabii buna trip der, tavır der, boğuyorsun beni der ama o zamanlar nasıl dengeleniyorsa ''aşk'' diye bahsediyoruz.
92 yaşında da hep el ele, hep diz dize, hep göz gözeydiler. Birbirlerine ''güzelim, bitanem'' diye hitap etmekten de 75 yıldır hiç sıkılmadılar.
Ve 1 Ekim günü, 20 günlük yoğun bakım savaşını kaybetti büyükbabam. Direndi direndi ama onu özleyen biri de vardı, 7 ay ayrılık bu iki güzel için çok fazlaydı.
Evet bu dünyadan mükemmel bir büyükbaba, harika bir öğretmen ve eğitici, çok güzel bir baba ve efsane bir eş geçti. Canım büyükbabam, en sevdiğine, hayat arkadaşına kavuştu.
Üzüldük, ağladık ama bir yandan da mutluyduk. Kimse onlar için ''şunu da yapamadık'' demedi, ''şunu da göremedi'' demedi. 92 yıllık iki çınar geçti hayatımızdan, geriye kalan anılarımızın hepsi ömrüm yettiğince hep anlatacağım hikayeler olarak kâr kaldı yanıma. Bu kadar sevdiğiniz için teşekkür ederim. Sevgiyle büyüttüğünüz, aile kavramını içimize işlediğiniz için teşekkür ederim.
Sizi çok seviyorum ve bu devrin kapanışını hiçbir zaman unutmayacağım.

Eve geldiğinde, odaya girdiğinde babaanneme hep ''güzelim ben geldim'' diyen büyükbabam, aynı ses tonuyla senin yanına geldi huysuz babaannem.
Şimdi diz dize bizi izlemeye başlayabilirsiniz, çok kalp, çok sevgi.
Huzurla uyuyun.

Ben şimdi anılarımızı hatırlayarak uyuyacağım, uyuduğumuz her gecenin sabahı olduğuna güvenerek ve nasıl güvenebildiğimizi bilmeyerek uyuyacağım. Birinin omzuna böyle yaslanabilme hayaliyle de uyuyabiliriz. Bir insan ömrü kadar süreye bir aşkı sığdırabilme hayaliyle, arzusuyla da uyuyabiliriz. Dinlemeyi sevmekle dinlediğini anlamak arasındaki o çizgide sallana sallana da uyuyabiliriz. Ağzıma güzel kelimeler yakışmıyor, sesime gitmiyor sanki diye bir tezim vardı benim, bunu savunduğum için kendime güle güle de uyuyabilirim. Hangimizinki daha huzurlu bilmiyorum ama izlendiğimi hissettiğim her gün huzurlu uyumaya da söz vermiş olacağım artık. Bunu unutmamak için de elimden geleni yapacağım.
İyi ki sizin torununuz olarak dünyaya gelmişim, iyi ki köyümüze gelen suyun sevincini yaşarken bir ''Cansu'yumuz'' oldu diye sizi sevindirebilmişim.
Yine ellerimiz kalbimize gitsin, sağlık olsun çünkü gerisini sevgi halledebiliyor. Bugün sevgiye biraz daha çok inanalım.
Canımız kendimiz.
Not: Umarım hayatınıza böyle dokunabilecek birilerini bulur, kendinize omzunda bir yer edinir, gülümsersiniz.




Regex, Echoes, İlkiz ve 1 diğer(leri) bunu beğendi

Bilinmesi gereken şeyleri insanın kendisinin tatması iyidir.
-hermann hesse-
Konuyu 1 kişi okuyor. (0 üye ve 1 misafir)
 
Seçenekler
Stil

Benzer Konular
Konu
Konuyu Başlatan
Forum
Cevap
Son Mesaj
Gamer Queen
ForumDenizi Sözlük
1
08 Kasım 2018 23:00
Gamer Queen
ForumDenizi Sözlük
2
18 Ağustos 2018 12:04
Renksiz
Yerli Şarkı Sözleri
0
29 Temmuz 2018 21:30
Gamer Queen
ForumDenizi Sözlük
4
14 Nisan 2018 11:17
Tomris
Aşk - Şiir Dünyası
0
12 Ocak 2018 13:29



Ticarî amaç gütmeden, maddî bir menfaat elde etmeden internet yayınlarına olanak sağlayan global bir paylaşım ağı olan ForumDenizi, adından ve vasfından da anlaşılabileceği üzere bir forum sitesidir. Forum siteleri, tıpkı sosyal medya ve interaktif sözlükler gibi 5651 sayılı kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının "m" bendine göre Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermekte olan, hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten platformdur.
5651 sayılı kanunun 5. maddesine göre yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Başka bir deyişle ForumDenizi üzerinden yapılan yazılı, görsel ya da işitsel paylaşımlardan doğabilecek yasal sorumluluk, mezkur içeriği paylaşan ForumDenizi üyesi gerçek kişilere aittir. İlgili kanunun anılan maddesinin 2. fıkrasında da çok açık bir biçimde öngörüldüğü üzere; yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür.
Açıklanan hukuki dayanaklar temelinde, hak ihlâli iddiasında bulunan hak sahipleri İLETİŞİM linkinden yer sağlayıcı ForumDenizi yöneticilerine ihtarda bulunarak bahse konu hususu tebliğ etmeleri halinde incelemeler yapılıp, en geç 2 gün içerisinde gerekli işlemler tesis edilecektir.
5101 sayılı yasayla degişik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince ForumDenizi üzerinde telif hakkı bulunan MP3, video vb. eserlerin paylaşımı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hak sahipliği verilmiş olan MÜ-YAP tarafindan yasaklanmış olup, yasal işlem olması halinde, paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kuruma verilecektir.