Forum Düzeni
Üye Günlüğü
Üyelerimizin kişisel sayfaları olarak da kullanabilecekleri, günlük tutabilecekleri ve hoşuna giden resim, yazı, video paylaşımlarında bulunabilecekleri bölüm.
Kullanıcı Etiket Listesi

Like Tree97Beğeni(ler)

Seçenekler
Seçenekler
Stil
Üyelik tarihi: 17 Temmuz 2018
Nereden: Tel'aran'rhiod
Mesajlar: 6.699
Konular: 883
Cinsiyet:Bay
Seslenenler: 664 Mesaj(lar)
Etiketleyenler: 73 Konu(lar)
Alınan Beğeni: 2144
Verilen Beğeni: 1250
Nereden: Tel'aran'rhiod
İlişki Durumu: Yok
Burç: Boga
Takım: Galatasaray
Rep Gücü: 49
Farkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond repute

Standart Cevap: Börü Tonga'nın Otağı

06 Temmuz 2019
Japonların Gözünde Tanrıdan Farksız Olan Efsane İmparator: Hirohito
1926'dan, öldüğü sene olan 1989'a kadar tam 63 yıl boyunca Japonya'yı yöneten 124. Japon İmparatoru Hirohito'ya dair bilinmesi gerekenler.


japonya'nın 124. imparatoruydu, hirohito. japon tanrısı olması anlamıyla belki de son imparatordu. ve japonlarca tanrı kabul edilen bu adamla konuşulamaz, dokunulamaz, gözlerinin içine bakılamazdı. 2. dünya savaşını kaybeden, milyonlarca kayıp veren japonlar, savaşın sonunda amerikalılar kapılarına devasa güçlerle, atom bombalarıyla, kitle imha silahlarıyla dayanmışken teslim olmadılar. çünkü tek bir şartları vardı. hepimizi öldürmeden önce imparatorluk ailesine dokunamaz ya da yargılayamazsınız!...

hakkında çok fazla bilgi bulunmayan bir adamdı hirohito. japon prensleri içinde avrupa seyahatine çıkan, japonya dışına çıkan ilk kişiydi. iyi eğitim almıştı. onun imparatorluğu döneminde japonya asya'da büyük bir güç, dev bir imparatorluk haline gelmişti. yetkileri sınırsızdı. her sözü tanrı kelamı kabul edilirdi.enerji kaynaklarının yetersizliği ve militarizmin, kibrin şiddetli yükselişi japonya'yı 40'lı yılların başlarında bir savaşa doğru itiyordu. o savaş ki hem japonya, hem de tüm dünya için bedelleri çok ağır olacaktı...

japon imparatorluk ordusu, pearl harbour'da amerikan deniz üssüne ansızın saldırarak savaşa çok hızlı girdi. tıpkı naziler gibi ilk yıllarda ilerlemeleri de çok hızlı oldu. japon ordusundan üst üste zafer haberleri geliyor, amerikan ve ingiliz kuvvetleri, asya'da güneş imparatorluğunun çocukları karşısında devamlı geri çekiliyorlardı...

fakat ilerleyen zaman içerisinde belki bir başka yazının konusu olabilecek teknik sebeplerden ötürü japon ilerlemesi durdu. amerikalıların üstün imalat kapasiteleri, sınırsız ham madde ve insan kaynakları karşısında dayanamaz hale geldiler. amerikan fabrikaları aralıksız olarak uçak, tank ve ağır silahlar üretiyor ve büyük bir hızla cepheye gönderiyorlardı...

savaşın son 2 yılındaki "kamikaze" intihar pilotları hamlesi de japonya'yı kurtaramadı. tersine ellerindeki çok kıymetli ve yerine geri konulamaz, eğitimli pilotları tüketti. müttefik ordusu japonya'nın insanüstü ve inatçı direnişine rağmen japon adalarını birer birer ele geçirip japon ana karasına dayandı. amerikan hesaplamalarına göre japon ana karasını işgal edebilmek müttefiklere 1 ila 1.5 milyon asker kaybına mal olacaktı. çünkü japonlar asla teslim olmuyor, bunu büyük bir onursuzluk sayıyor, ölene kadar savaşıyorlardı. 1.5 milyon amerikan askerinin daha kaybını göze almak amerika için kabul edilemez bir rakamdı...

amerikalılar, savaşlar tarihinin en zalim kararlarından birini aldılar; 3 gün içinde hiroşima ve nagazaki şehirlerine 2 atom bombası atıldı. yüz binlerce sivil, kadın çocuk demeden imha edilmişti. bu korkunç zulmün japonya'yı dize getireceğini, teslime zorlayacağını düşündüler. müttefikler, japonya'dan kayıtsız şartsız bir teslim anlaşması istiyorlardı. ama japonya teslim olmadı. ana karayı savunmak için bütün halkın öleceği gün için hazırlıklara başladılar. japon ana karası korkunç bir ölüm tuzağına dönüşmüştü, müttefikler şaşkın ve çaresizdi...


japon imparatorluk ordusunun bir tek şartı vardı; hiç kimse imparatora dokunamaz, yargılayamaz! japonya'nın bu tek teslim şartı, imparatoru tıpkı avrupa'daki örnekleri gibi (nürnberg mahkemeleri) savaş suçlusu olarak yargılamak ve asmak isteyen müttefikler için büyük bir prestij kaybıydı. ve fakat japonya'nın korkunç direncini hiç bir şekilde kıramayacaklarını anlamışlardı. koşulu kabul ettiler...

büyük intikam hisleriyle japonya'yı işgal eden amerikalılar, başbakan tojo dahil bir çok japon subayı ve ileri gelenini alelacele mahkeme ve kararlarla astılar. ama imparatorluk sarayı teslim olmaz ve yıkılmaz bir iradenin abidesi gibi kapısındaki siyah üniformalı imparator muhafızlarının korumasında ayakta duruyordu...

imparator hirohito, sonrasında halkının yaralarını sarmak ve yabancı baskıları azaltmak adına bir çok taviz verdi. hatta yabancı elçilerle konuşmak ve göz göze gelmeyi bile kabul etti! bazı kibirli amerika'lı komutanlar işgalden sonra bir bahane bulup imparator hirohito'yu da yargılamayı gündeme getirdiler. ama amerika bu girişimi asla göze alamadı. çünkü biliyorlardı ki japonya'nın tanrı kralı'nın bir parmak hareketi 150 milyona yakın japon'u canı pahasına harekete geçirebilirdi!...

hirohito 1989'a kadar, 63 yıl boyunca imparator olarak kaldı. dev kayıplara ve tüm olanlara rağmen japon halkının saygı, sevgi ve desteğini asla kaybetmedi. nereyi ziyaret etse yuz binlerce insan onu görebilmek için toplanırdı. tanrı kral japon ulusunun teslim olmaz iradesi olarak yaşadı ve öldü!...

dip not: japon direnişinin boyutlarını anlayabilmek adına küçük bir örnek vermek gerekirse; sadece iwo jima isimli küçük bir adayı ele geçirmek için amerikalı'lar 7 bin ölü 21. 000 yaralı vermişlerdir. japonya'nın kaybıysa çok ilginçtir: 20. 000 ölü ve "8" esir. yanlış okumadınız "8" esir... amerikalı'lar daha sonra bu sayıyı göz boyamak adına 200 esire çıkartmaya çalışsalarda gerçekler daha sonra açıklanmış, amerika'nın ana kara işgal korkusu artmıştır. küçük bir adada rakam bu olursa japon ana karasında neler yaşanırdı acaba!!...

To view links or images in signatures your post count must be 0 or greater. You currently have 0 posts.
Üyelik tarihi: 17 Temmuz 2018
Nereden: Tel'aran'rhiod
Mesajlar: 6.699
Konular: 883
Cinsiyet:Bay
Seslenenler: 664 Mesaj(lar)
Etiketleyenler: 73 Konu(lar)
Alınan Beğeni: 2144
Verilen Beğeni: 1250
Nereden: Tel'aran'rhiod
İlişki Durumu: Yok
Burç: Boga
Takım: Galatasaray
Rep Gücü: 49
Farkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Börü Tonga'nın Otağı
06 Temmuz 2019
Thomas Jefferson'ın, Eleştirenleri Neden Cezalandırmadığı Sorusuna Verdiği Efsane Cevap
ABD'nin 3. başkanı Thomas Jefferson'ın (1743-1826), Prusyalı doğabilimci ve kâşif Alexander von Humboldt'a verdiği cevap gördüğünüz üzere tarihe geçmiş.

thomas jefferson amerika birleşik devletleri başkanıyken, alman alexander von humboldt masasının üzerindeki gazeteleri incelerken, thomas jefferson'u hainlikle suçlayan gazetelerden birini bulur.

humboldt: bu iflah olmaz yalanları yazan kişiyi neden astırmıyorsunuz?

jefferson: halkın ahlakının koruyucularını mı asayım? hayır bayım, bunun yerine, bu derecedeki bir istismarı bile kapsayan özgürlüğün ruhunu korumayı tercih ederim. gazeteyi cebinize koyunuz, aziz dostum, sizinle birlikte avrupa'ya taşıyınız ve eğer birinin bu ülkedeki özgürlüğü sorguladığını duyarsanız, ona gazeteyi gösterip, nerede bulduğunuzu da söyleyiniz.

humboldt: peki erdemli insanların bu şekilde lekelenmesi korkunç değil mi?

jefferson: bırakın hareketleri iftiraların karşılığını versin. inanın bana, erdem, iftiranın gölgesi altında çok yatmaz, ve sebep olduğu geçici acı, devlet çalışanlarının prensip ve davranışlarındaki yozlaşmaya karşı getirdiği güvenceye kıyasla çok daha hafiftir. bir kişi halkın güvenini üzerine aldığında, kendisini halkın malı olarak görmelidir.

To view links or images in signatures your post count must be 0 or greater. You currently have 0 posts.
Üyelik tarihi: 17 Temmuz 2018
Nereden: Tel'aran'rhiod
Mesajlar: 6.699
Konular: 883
Cinsiyet:Bay
Seslenenler: 664 Mesaj(lar)
Etiketleyenler: 73 Konu(lar)
Alınan Beğeni: 2144
Verilen Beğeni: 1250
Nereden: Tel'aran'rhiod
İlişki Durumu: Yok
Burç: Boga
Takım: Galatasaray
Rep Gücü: 49
Farkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Börü Tonga'nın Otağı
06 Temmuz 2019
Orta Çağ Engizisyonunun Korkunç Celladı: Tomas de Torquemada
İspanya kralı V. Ferdinand döneminde görev yapan İspanyol engizisyonu lideri Tomas de Torquemada, tarihin gördüğü korkunç karakterlerden biri.


orta çağ engizisyonunun meşhur celladı domas de torquemada, gençliğinden ölene kadar bu mesleği büyük bir sevgiyle sürdürmüş, ünü kilise dışına taşmış, bazı makamlar ve mevkiler teklif edilmiş ama kabul etmemiştir.

özellikle engisizyonun verdiği işkence edilerek infaz kararlarını büyük bir titizlikle infaz ettiği kayıtlara geçmiştir. öyle ki bir gün bir akrabası bilmem kaç kemiği kırılarak infaz edilmek üzere karşısına geldiğinde titizlikle ne bir eksik ne de bir fazlasını kırmadan o sayıdaki kemiğin üzerinde çalıştığı ve görevini kilise ve yeğenine layık şekilde yerine getirdiği söylenir. aynı zamanda birçok işkence aleti ve tekniğinin mucididir.

cumartesi günleri eğer evinizin bacasından duman yükselmiyorsa, yemek yemiyorsanız, tomas de torquemada'ya göre siz bir "dönme" olabilirsiniz. hristiyan görünen ama aslında yahudi olan biriyseniz de anında kendinizi bir mahkemede bulabilirsiniz. sorgulama sırasında da öyle olmasanız bile anında suçu kabul etseniz, o zaman da san benito giydirilir üzerinize. üstelik de bu giysiyi, hayatınız boyunca giymek zorundasınız. tam manasıyla damgalanıyorsunuz, toplumca dışlanıyorsunuz, kimse sizinle değil iletişim kurmak, sizden tiksiniyor. çünkü siz, büyük engizitörün buyurduğu üzere dinden çıkmış iğrenç bir insansınız. üstelik de itiraf etmiştiniz unuttunuz mu?

1486 yılında başlayan ve ispanya'nın parasız kalması üzerine o dönemde, nereye gittiyse parayı kendinde toplayan yahudiler, ülkede bulunan tüm katolik olmayanlarla beraber tüm ispanya'dan kovulmuşlardır. bu eylemi yapan kişi de bizzat tomas de torquemada'dır. tüm ganimetlerinizi bırakıyorsunuz lütfen o şamdanları almayın rica ederiz. iş birliğiniz için teşekkürler.

ancak diyelim ki evinizde bir hristiyan olmanıza rağmen bir torah bulunduruyorsunuz, yakalandınız, ve doğal olarak ''bu ne lan bi kitap bulundurduk diye dinden mi çıkıyoruz hocaa hişşş aloo'' diyorsunuz. anında işkenceye alınıyorsunuz. iplerle yapılan türlü bağlamalardan geçiriliyor, en garip şekillerde günlerce asılı kalıyorsunuz. olmadıysa türlü türlü aletlerle vücudunuzun çeşitli yerlerine giriş yapıyorlar. acces denied da diyemiyorsunuz. tüm bunlar itiraf etmeniz için de değil, sadece acı çekmeniz için. üstelik itiraf etmediyseniz de auto da fe sizi bekler.

tomas de torquemada, o günlerde almanya'da malleus maleficarum'un yazılmasıyla iyice yükselen engizisyon meşalesini, aragon ve kastilya eyaletlerine getiren kişidir. sağ olsun kraliçe isabella da yardım etmiştir bunu yapmasında ancak kraliçe de tam bir dogmatik olarak yaşadığı için, tomas efendinin resmen uşağı gibi çalışmıştır. üstelik birçok kaynak, kesin olmamakla beraber tomas de torquemada'nın da bir yahudi olduğunu yazar. ancak bu ilkeli engizitör, 250.000 yahudiyi ülkeden sürdüğü gibi, (bkz: seferad) milyonlarca müslümanı da kapı dışarı etmiş, binlerce insanı damgalamış, binlercesini de işkenceye yollamıştır. ünü yüzlerce yıl sonra bile sönmemiştir. neyse ki papa ii. jean paul 500 sene sonra "özür dileriz" demişse de, torquemada gelmiş geçmiş en kan donduran memurlardan birisi olmuştur tarihte. üstelik de, bunu eksiksiz yerine getirmiştir.

ne uğruna? bir hiç uğruna.

To view links or images in signatures your post count must be 0 or greater. You currently have 0 posts.
Üyelik tarihi: 17 Temmuz 2018
Nereden: Tel'aran'rhiod
Mesajlar: 6.699
Konular: 883
Cinsiyet:Bay
Seslenenler: 664 Mesaj(lar)
Etiketleyenler: 73 Konu(lar)
Alınan Beğeni: 2144
Verilen Beğeni: 1250
Nereden: Tel'aran'rhiod
İlişki Durumu: Yok
Burç: Boga
Takım: Galatasaray
Rep Gücü: 49
Farkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Börü Tonga'nın Otağı
06 Temmuz 2019
Engizisyon Mahkemelerinde Verilen Ölüm Cezaları İçin Düzenlenen Tören: Auto-Da-Fe
12. ve 13. yüzyılda gerçekleştirilen Auto-Da-Fe törenleri, dünyadaki en acımasız canlının insan olduğunun kanıtı niteliğinde.


12. ve 13. yüzyıllarda yapılan haçlı seferlerinde orta çağ hristiyan dünyası başarısız olunca kiliselere yönelik halkın tepkisi artış gösterdi. hatta bazı kişiler ortodoks ve katolik mezheplerinde farklı mezheplere ilgi duymaya başlayınca kilise bu durumu engellemek için engizisyon mahkemelerini kurmuştur. "sapkın" olarak adlandırdıkları kişileri yargılamadan önce suçlarını itiraf etmeleri için kan dondurucu işkencelere tabi tutuyorlardı. ağır işkenceler ardından mahkemeye çıkan kişiler suçlarını kabul ederlerse ceza verilme aşamasına geçilirdi. mahkeme suçun ağırlığına göre kırbaç, hapis, sürgün, boğarak öldürme ve yakarak öldürme cezaları vermekteydi. cezalar arasındaki oranı görebilmek için bir örnek vermek gerekirse; "1481 yılında ispanya'nın sevilla kentinde kurulan mahkeme yaklaşık olarak 4 bin kişiyi ölümle, 17 bin kişiyi ise diğer cezalarla yargılamıştır."

yakarak öldürme cezası uygulama aşamasında diğer cezalardan farklı olarak halkın da katıldığı büyük törenler düzenlenmekteydi. işte bu törenlere auto da fe adını vermekteydiler.

yılda birkaç kez düzenlenen törenler herkesin izleyebilmesi için özellikle pazar günleri yapılırdı.

meydana çıkarılan kurbanlara, san benito adını verdikleri topuklarına kadar inen sarı renkli üzerinde ateşi körükleyen ejderha ve iblis resimleri olan bir elbise giydirilirdi. bu elbiseyle, giyen kişinin iflah olmaz bir "sapkın" olduğu belirtilirdi. ayrıca kurbanların kafalarına coroza diye adlandırdıkları kağıttan başlık geçirilirdi. başlıkta da aynı şekilde iblis resimleri bulunurdu.


halkın arasından geçerken olumsuz kelimeler söylememeleri için ağızları bir tıkaçla kapatılırdı.

infazın yapılacağı tören alanı, mahkum sayısı kadar kazık çakılmış ve çevresine kuru çalılar yerleştirilmiş şekilde hazır edilirdi. mahkum yerden dört metre yükseklikte duracak şekilde yüzü halka dönük kazığa bağlanırdı. kazığın her iki tarafında hazır bulunan din adamları suçluya dine dönmesi için 15 dakika öğüt vermekteydi. eğer o aşamada suçlu dine dönmeyi kabul ederse daha az acı çeksin diye ilk boğulup öldürülür ve daha sonra yakılırdı. suçlu dine dönmeyi kabul etmediğini belirttiği aşamadan sonra halkın "yakın bunları" haykırışları içinde çalılara ateş verilirdi. ateşe verme aşamasını o dönemde yaşamış olan doktor geddes adlı kişi şöyle aktarıyor;

"çalılar tutuşturuldu ve ateş uzun sırıklarla suçluların yüzlerine yaklaştırıldı. bu vahşet mahkumların yüzleri yanana kadar yenilendi ve yüksek perdeden alkışlar bu duruma eşlik etti. 21 kadın ve erkek ölüme giderken gösterdikleri yiğitlik gerçekten şaşırtıcıydı."


engizisyon dönemi boyunca avrupa'da yüzlerce auto da fe töreni düzenlendi ve binlerce kişi sevinç çığlıkları içinde meydanlarda yakıldı. düşünce insan ırkına bahşedilmiş ama tarih boyunca birçok millet paketini hiç açmadan geri iade etmeyi tercih etmiştir.

To view links or images in signatures your post count must be 0 or greater. You currently have 0 posts.
Üyelik tarihi: 17 Temmuz 2018
Nereden: Tel'aran'rhiod
Mesajlar: 6.699
Konular: 883
Cinsiyet:Bay
Seslenenler: 664 Mesaj(lar)
Etiketleyenler: 73 Konu(lar)
Alınan Beğeni: 2144
Verilen Beğeni: 1250
Nereden: Tel'aran'rhiod
İlişki Durumu: Yok
Burç: Boga
Takım: Galatasaray
Rep Gücü: 49
Farkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Börü Tonga'nın Otağı
06 Temmuz 2019
SOKRATES’İN ÖLÜMÜ

Sokrates. Eski Yunan filozofu.

Doğumu: M.Ö. 399, ölümü: M.Ö. 469

Çalışmalarından dolayı suçlanarak yargılandı. Ölüme mahkum edildi. Kaçırılma önerilerini kabul etmedi. Baldıran otu zehirini içerek öldü.

Sokrates’in ölümü, bir razı oluş, bir teslim oluş değil, tersine, bir meydan okuyuştur. O, ölümsüzlüğü seçti. Ölümü, onu suçlayanları, onu yargılayanları mahkum etmiştir.

Sokrates’in ölümü de, sözleri gibi, yaşamı gibi, 2500 yıldır yaşayan bir derstir.

Ünlü ‘Savunma’sında söylediklerinden bir seçme sunuyorum:

‘ Beni eskiden beri suçlarlar;üstelik bunları en çok etki altında kalabileceğiniz çağlarda, kiminiz daha çocuk ya da delikanlıyken kulaklarınıza doldurmuşlardır. Hem bu suçlamalar, karşılarında kendilerini yanıtlayacak kimse yokken, benim arkamdan oluyordu.’

‘…. Ne diyorlar beni lekeleyenler?Okuyalım suçlama edimlerini.

Sokrates suçludur.

Yeraltında, gökyüzünde olup bitenleri araştırıyor, açıkça, eğriyi doğru diye gösteriyor, başkalarına da kendisi gibi olmalarını öğretiyor.

Suçlamanın aşağı yukarı özü bu.’

Sokrates’in suçlanmasının asıl nedeni ‘soru sormasıdır’.

Çünkü, ’soru sormak’ gerçekten de tehlikelidir.

Soru sormak; bilinenlerin, kabul edilmiş olanların sorgulanmasıdır. Sorgulanan şeyin de hiç de bilinen gibi olmadığı ortaya çıkabilir. Sorgulanan şey, kabul edilmiş olanın doğru olmadığını ortaya koyabilir.

Bu nedenlerle de ‘soru sormak’ tehlikeli sayılmıştır

Soru sormak, daha sonra anlaşılacağı üzere, bilimin temeli olmuştur.

Bilmek, bilgiyi aramak, tarih boyunca ‘soru sormak’ ile başlamıştır.

To view links or images in signatures your post count must be 0 or greater. You currently have 0 posts.
Üyelik tarihi: 17 Temmuz 2018
Nereden: Tel'aran'rhiod
Mesajlar: 6.699
Konular: 883
Cinsiyet:Bay
Seslenenler: 664 Mesaj(lar)
Etiketleyenler: 73 Konu(lar)
Alınan Beğeni: 2144
Verilen Beğeni: 1250
Nereden: Tel'aran'rhiod
İlişki Durumu: Yok
Burç: Boga
Takım: Galatasaray
Rep Gücü: 49
Farkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Börü Tonga'nın Otağı
06 Temmuz 2019
250'den Fazla İnsanın Ölümüyle Sonuçlanan Tarihi Olay: 1979 Kabe Baskını
Tarihler 20 Kasım 1979'u gösterdiğinde Suudi Arabistan'da İslam tarihinin en enteresan ve kanlı olaylarından biri yaşandı.


baskın sabah namazı esnasında gerçekleşmiştir. baskının ardında suud hükümeti bir bildiri yayınladı.

“islam dininden çıkan bir zümre 1 muharrem 1400 günü sabah namazını fırsat bilerek beraberlerindeki silah ve mermilerle birlikte kabe’ye sızdılar.”

suud hükümeti, kraliyet muhafız birlikleri'nde 18 yıl görev yapan cüheyman el-uteybi önderliğindeki devrimcileri dinden çıkmakla suçlarken , eylemciler de hükümeti batı’nın kuklası olmakla itham ediyordu. baskın tamamen suud ailesine karşı bir gövde gösterisi niteliğindeydi.


baskın gerçekleştikten sonra ise kabe’nin dışındaki devrimciler ise ebu kubays dağı'nda mevzilendiler. devrimcilerin isteği mevcut monarşi rejiminin sona ermesi, batı ile olan ilişkilere son verilmesi, amerika’ya yapılan petrol ihracatını durdurarak ülkenin ihtiyacı kadar üretim yaparak milli servetin heder edilmemesiydi. suud hükümeti ise bu olayı halka ısrarla “bunlar islamiyetten çıkmış bir topluluktur” diye yansıttı. aynı günlerde washington post gazetesi ise;

“mescid-i haram’a silahlı saldırı, suud hükümeti ve iktidara doğrudan bir meydan okuma sayılır. olayı, güvenliğin hakim olmasıyla sona erecek bir vaka şeklinde değerlendirmek çok büyük bir yanlışlıktır.” diye haber etti.

olayı türkiye gazetesi “mekke işgal edildi” diyerek sürmanşetten duyurdu. tercüman ise “harem-i şerif’e menfur tecavüz” diye manşet attı.


bütün bunlar olurken olayın taraflarından suud hükümeti ilk defa bu derece bir çıkmaza girmişti. bu kumpastan kurtulmak için öncelikle sert tedbirleri günlük hayata yansıttılar. mekke, medine ve taif’de sokağa çıkma yasağı ilan edildi. amerikan büyükelçiliği önündeki güvenlik çemberi genişletildi. gazetecilerin, devrimcilerle temas kuramamaları için beytullah çevresine girişleri engellendi ve hava alanlar kapatıldı.

tedbirlerin ardından, sıra çok kanlı bitecek olan operasyona gelindi. öncelikle kabe çevresindeki yerleşim yerlerinde sâkin vatandaşlar, şehir dışına götürüldü. devrimci mevzilerinin bulunabilmesi için uçaklarla keşif uçuşları yapıldı. bu uçaklar, devrimcilerin üstüne zehirli gaz bombaları yağdırdı. bütün bu olanlara devrimciler de birçok asker öldürerek karşılık verdiler.

son ve öldürücü darbeyi yapmak işi vinell şirketinin ölüm timlerine tevdi edildi. bu timler, suud askerlerinin kıyafetlerini giyerek kabe’ye girdiler. baştaki silahlı çatışmaların ardından içeri sızan tim, mescid i haram’ın meydanına zehirli gaz sıktı. bunun üzerine birçok devrimci bodrum kata kaçmak zorunda kaldı. bodruma sığınanların birçoğu üzerlerine fışkırtılan zehirli su sayesinde etkisiz hale getirildi.

baskınla ilgili bir diğer not ise ölüm timinin ecyad kalesinden ve kalenin altında bulunan tünellerden faydalanmasıdır.

kuşatma yaklaşık 2 hafta sürdü. olaylar sonunda, kabe'nin denetimi suudi hanedanına geçtiğinde, çoğu suudi asker olmak üzere 250 kişi ölmüş, yüzlerce kişi yaralanmıştı. teslim olan 67 isyancı, suudi arabistan'ın 4 büyük şehrinde kafaları kesilmek suretiyle idam edildi...

To view links or images in signatures your post count must be 0 or greater. You currently have 0 posts.
Üyelik tarihi: 17 Temmuz 2018
Nereden: Tel'aran'rhiod
Mesajlar: 6.699
Konular: 883
Cinsiyet:Bay
Seslenenler: 664 Mesaj(lar)
Etiketleyenler: 73 Konu(lar)
Alınan Beğeni: 2144
Verilen Beğeni: 1250
Nereden: Tel'aran'rhiod
İlişki Durumu: Yok
Burç: Boga
Takım: Galatasaray
Rep Gücü: 49
Farkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Börü Tonga'nın Otağı
06 Temmuz 2019
Fidel Castro'nun ABD'yi Rezil Rüsva Ettiği Domuzlar Körfezi Harekatı
ABD'nin Küba'daki Domuzlar Körfezi'ne yaptığı bu çıkarma (17 Nisan 1961–19 Nisan 1961), Fidel Castro önderliğindeki Küba'nın net zaferiyle sonuçlanmış ve beklenmedik bir sonuç olmuştu


Nedir, nasıl başlamıştır?
1961 nisan'ında küba 'daki castro rejimini devirmek aacıyla abd'nin desteklediği kübalı mültecilerin ülkenin güneybatısındaki domuzlar körfezinde giriştikleri başarısız askeri harekattır domuzlar körfezi. 1959 başında küba'daki amerikan yanlısı diktatör batista 'yı devirerek iktidara geçen fidel castro sovyet yanlısı bir politika izliyordu. abd castro'yu devirebilmek için çeşitli yollar aradı. amerikan devletleri örgütü'ndeki diğer latin amerikan devletlerini küba aleyhinde girişme zorladı ve bu ülkeye karşı bir şeker boykotu uygulamaya başladı. castro bu harekete, küba'daki amerikalıların mülklerini millileştirerek cevap verdi ve havana'daki amerikalı diplomatların ülkeyi terk etmesini istedi. bunun üzerine başkan eisenhower küba ile diplomatik ilişkileri kesti. bundan sonraki başkan kennedy de cia'nın hazırlanmış olduğu planı uygulamaya koyarak domuzlar körfezi çıkartmasını gerçekleştirdi, ama plan başarısızlıkla sonuçlandı. kübalı yetkililerin harekata katılmış mültecileri yargılamaları sonucu harekattaki abd rolü ortaya çıktı. bu olaydan sonra iki ülke arasındaki gerginlik sovyetler birliği'nin küba'ya nükleer başlıklı ekim füzelerini yerleştirmeye başlaması ile daha da arttı...

küba, bu çıkarmada abd'yi rezil rüsva etmiştir
aralıksız 68 saat süren bir çarpışmanın sonucunda küba tam tamına 1200 -yazı ile bin iki yüz- amerikan askerini esir almıştır. bunların esaretleri boyunca hiçbirine bir dipçik bile vurulmamıştır. castro, bu esirler için tazminat (adam başına 100 bin $) ve ceza (ilaç+çocuklar için gıda) talep edip hepsini çatır çatır tahsil etmiştir. viva cuba!


Bay of Pigs (Domuzlar Körfezi)

Çıkarmanın Küba için önemi ve anlamı
hareket başladıktan sonra fidel castro, paralı kübalı askerlere biraz harekat alanı bırakmak istemiş. önce çıkarma yapsınlar sonra çevirelim diyerek çok kayıp vermek istememiş. che guevara hemen reddedip, hepsini imha edelim diyerek saldırı emri vermiş. [bolivya günlüğü'nde de cephede en önemli şeyin moral olduğunu belirtiyor. psikolojik okumaları çok güçlü.] paralı küba'lıları ördek gibi avlayarak kennedy hükümetine bir şok yaşatan küba devrimci silahlı güçleri 68 saat gibi çok kısa bir sürede zafer kazanmış.

bu olaydan sonra castro ilk kez devrimin kimliğinin marksist - leninist olduğunu açıklıyor. sovyet başbakan yardımcısı anastas mikoyan küba'yı ziyaret ediyor. küba ivedi bir şekilde tüm abd şirketlerini kamulaştırıyor [36 adet şeker plantasyonu-şirketi, texaco ve esso, telefon ve elektrik şirketleri] ve halen devam eden abd ambargosu başlıyor.

özeti; che guevara'nın punta del este'de yaptığı konuşma bana göre; devrim bu hareketten önce zayıftı, şimdi çok daha güçlü diyerek kennedy'ye teşekkür ediyor.

küba'yı 26 temmuz kanadıyla ve ekonomi yönünden eli daha zayıf olduğu için [we are poor people living in a very rich country] ülkeyi dünya sahnesinde daha politik ve iç siyasette daha ulusal bilinçle yönetmek isteyen fidel değil; fidel'i defalarca abd'ye karşı uyaran kardeşi raul ve che guevara [no se puede confiar en el imperialismo, pero ni tantito asi, nada] ön plana çıkıyor tarih sahnesinde böylece.

küba bildiğimiz küba oluyor. sosyalist küba.


Che Guevara ve Fidel Castro.

Çıkarmanın siyasi sonuçları
kennedy'den bir önceki abd başkanı eisenhower'ın fazla agresif bulunan dış politikasından sonra gelenin gideni aratması durumlarından biridir. "komünizmi engelleyelim" (containment) kampanyası dahilinde kennedy, başkan olduktan sonra daha etkili ve yepyeni bir dış politika uygulayacağını öne sürmüştü. beyaz sarayda yerini aldığı yıl, castro'nun küba'dan sürdüğü 1200 kübalı cia tarafından eğitildi ve silahlandırıldı. 1961 yılının nisan aynın 17'sinde küba'nın kuzey kıyılarında yer alan domuzlar körfezine ayak bastılar. amerika birleşik devletlerinin buradaki beklentisi hala küba'da bulunan castro karşıtı bir kalabalığın kendilerini sevinç çığlıklarıyla karşılayacağı idi. böylece amerika işin içine karışmış gibi görünmeyecek, bu bir iç savaş olarak yansıyacaktı. lakin kennedy, tabii ki beklenilen karşılamayı göremeyen kübalılara direkt olarak askeri yardımda bulunmayı reddetti, bunun üzerine castro 3 gün gibi komik bir sürede amerika'nın bütün planlarını alt üst etti ve amerika'yı cümle aleme rezil etti. amerikan halkının kennedy'nin var oldugunu iddia ettiği "yeni ve etkili dış politika"sına güveni yok oldu, hatta kennedy sonrası amerikan sağ merkezli iç politikasının da önde gelen nedenleri arasında yer aldı domuzlar körfezi. diğer taraftan bir devlete hiçbir neden olmaksızın düzenlenen silahlı saldırı "yankee" emperyalizminin anılarını canlandırdı, o güne kadar el altında tutulmaya çalışılan güney amerika devletleri o günden sonra açıkça sovyet yanlısı bir politika izlemeye başladılar ve castro'nun yok denilecek kadar az kaybını telafi etmesine bile yardımcı oldular.

To view links or images in signatures your post count must be 0 or greater. You currently have 0 posts.
Üyelik tarihi: 17 Temmuz 2018
Nereden: Tel'aran'rhiod
Mesajlar: 6.699
Konular: 883
Cinsiyet:Bay
Seslenenler: 664 Mesaj(lar)
Etiketleyenler: 73 Konu(lar)
Alınan Beğeni: 2144
Verilen Beğeni: 1250
Nereden: Tel'aran'rhiod
İlişki Durumu: Yok
Burç: Boga
Takım: Galatasaray
Rep Gücü: 49
Farkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Börü Tonga'nın Otağı
06 Temmuz 2019
Harika olmuş


To view links or images in signatures your post count must be 0 or greater. You currently have 0 posts.
Üyelik tarihi: 17 Temmuz 2018
Nereden: Tel'aran'rhiod
Mesajlar: 6.699
Konular: 883
Cinsiyet:Bay
Seslenenler: 664 Mesaj(lar)
Etiketleyenler: 73 Konu(lar)
Alınan Beğeni: 2144
Verilen Beğeni: 1250
Nereden: Tel'aran'rhiod
İlişki Durumu: Yok
Burç: Boga
Takım: Galatasaray
Rep Gücü: 49
Farkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Börü Tonga'nın Otağı
06 Temmuz 2019


Yargıç Dredd

Gelecek zamanda mega şehirlerin içinde bir şehir gibi savunması olan binalar yapılmış ve çetelerin ellerinde çürüyorlar..Çaylak yargıç ve Dredd oradaki toplu cinayeti çözmek için olay yerinde gidiyor ve aksiyonumuz başlıyor. Silah teknolojisi özellikle güzel yapılmış. Film nefes kesici tavsiye ederim.
Gece bunu beğendin

To view links or images in signatures your post count must be 0 or greater. You currently have 0 posts.
Üyelik tarihi: 17 Temmuz 2018
Nereden: Tel'aran'rhiod
Mesajlar: 6.699
Konular: 883
Cinsiyet:Bay
Seslenenler: 664 Mesaj(lar)
Etiketleyenler: 73 Konu(lar)
Alınan Beğeni: 2144
Verilen Beğeni: 1250
Nereden: Tel'aran'rhiod
İlişki Durumu: Yok
Burç: Boga
Takım: Galatasaray
Rep Gücü: 49
Farkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond reputeFarkedmez has a reputation beyond repute
Standart Cevap: Börü Tonga'nın Otağı
06 Temmuz 2019
Bir Vikingin 15 Bin İngiliz Askerine Direnerek Ağır Kayıp Verdirttiği İlginç Stamford Köprüsü Savaşı
Sayıca azınlık olan orduların kalabalık ordulara karşı mücadelelerini çokça duymuşsunuzdur ama bu bayağı farklı.


dünya tarihinde küçük bir birliğin, kendinden kat ve kat büyük orduları durdurabildiğine dair epik hikayeler vardır. 300 spartalı’nın hikayesi mesela bunlardan en bilindik örneklerinden biridir. lakin bilinen dünya tarihinde ilk ve büyük ihtimal de tek olan bir hikaye vardır ki o da; tek bir adamın 15.000 kişilik orduyu elinde sadece bir balta ile 2 saat boyunca durdurarak ağır kayıplar vermesine sebep olduğu epik destandır.


1066 yılının yaz sonları
norveç kralı hardrada 300 gemi ile ingiltere’nin kuzey kıyılarına inerek büyük bir istila başlatmıştır. beraberinde yaklaşık 9.000 kişilik bir viking ordusunu da bu yağma için ingiltere topraklarına getirmişir. kuzey vilayetlerinde büyük bir zafer kazanmış ve gözünü ingiltere kralı harold’ın ikamet ettiği londra’ya dikmiştir. tabi ki her zafer kutlanmayı hak eder. norveç kralı hardrada londra’ya doğru yürümeden önce 4 gün sürecek kutlamaların başlaması için talimatı verir. bu süreçte de kral harold o döneme göre dahiyane bir plan yapar.

kral harold vikingleri topraklarından şu anda atamazsa bir daha bu şansı yakalayamayacağını biliyordur. o yüzden ordusunu da alarak ani bir baskın yapmak üzere yola çıkar. sadece viking ordusu ile arasında 298 km’lik bir mesafe olması dışında planı kusursuzdur. ingiliz ordusu londra’da bulunurken, viking ordugahı york vilayetindedir. insan üstü bir çabayla ingiliz ordusu gece gündüz hiç dinlenmeden ilerleyerek sadece 4 günde vikinglerin bulunduğu york yakınlarına gelmeyi başarır. lakin ordu bitik haldedir. harold dinlenmeleri için sadece 1 gün izin verir ve yarın savaş için ordunun hazır olmasını ister.


Kral Harold

hardrada konum olarak çok stratejik bir yere ordugahını kurmuştur
herhangi bir kişinin kendilerine ulaşması için ya nehri ya da nehrin üzerine kurulu 2 kişinin yan yana zar zor yürüyeceği tahta bir köprüyü geçmesi gerekmektedir. buraya da küçük bir birlik yerleştirerek olası bir baskına karşı kendilerine 2-3 saatlik bir avantaj sağlayacak önlemi de almıştır.

harold’ın ordusu ertesi sabah marşa geçer ama köprüye geldiklerinde bu küçük birlikle karşılaşırlar. o sırada köprüdeki viking habercisi çoktan yola çıkmıştır. bu küçük birlik uzun süre 15.000 kişilik ingiliz ordusunun geçmesine izin vermez ve sert çatışmalar yaşanır. lakin eninde sonunda köprüdeki birlik tamamen yok edilir. işte tam bu anda o isimsiz kahraman meydana çıkar. elinde 2 metrelik dev baltasıyla, o dönemin en seçkin viking savaşçılarından bir berserk köprünün başında ona doğru gelen 15.000 kişilik orduya gülerek baltasını savurmaktadır. normalde iskandinav kayıtlarında yazsa bir efsane olarak düşünebileceğimiz bu olayın anlatımı tam aksine ingiliz tarih kayıtları sayesinde günümüze kadar gelmiştir. o kayıtlarda yazana göre de bu berserk koca ingiliz ordusunu tam 2 saat boyunca köprüde tutmuş ve 40’tan fazla ingiliz’i o köprüde telef etmiştir. moralleri tamamen dağılan ingiliz ordusu yorgunluğun da verdiği etkiyle ne kadar saldırsa da bu savaşçıyı geçememiştir. kaç kişi gönderirse göndersinler bu savaşçı tek bir balta darbesiyle hepsini nehre savurmaktadır. en sonunda kralın emriyle bir asker boş bir tahta varile binerek nehri kullanarak köprünün altına doğru ilerlemiş ve tahta köprünün aralıklaklarından bir mızrakla yiğit berserk’i yaralamayı başarmıştır. tabi kaybedilen bu 2 saatin telafisi olmayacaktır. viking ordusu çoktan savaş pozisyonunu almıştır.


Kral Hardrada'nın vurulması.

stamford köprüsü savaşı (stamford bridge war) olarak anılan bu olay, ingilizler açısından bir okçunun kral hardrada’yı savaş alanında vurması sayesinde kazanılmış ama ordunun neredeyse yarısı bu meydan muharebesinde kaybedilmiştir. savaş alanında berserk’lerin hiçbir koruyucu zırh olmadan çılgınca düşmanın üzerine saldırmaları ve özellikle kenara sıkıştıkça kat ve kat artan vahşilikleri de tarih kayıtlarına geçmiştir.

To view links or images in signatures your post count must be 0 or greater. You currently have 0 posts.
Konuyu 1 kişi okuyor. (0 üye ve 1 misafir)
 
Seçenekler
Stil




Ticarî amaç gütmeden, maddî bir menfaat elde etmeden internet yayınlarına olanak sağlayan global bir paylaşım ağı olan ForumDenizi, adından ve vasfından da anlaşılabileceği üzere bir forum sitesidir. Forum siteleri, tıpkı sosyal medya ve interaktif sözlükler gibi 5651 sayılı kanunun 2. maddesinin 1. fıkrasının "m" bendine göre Yer Sağlayıcı olarak faaliyet göstermekte olan, hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten platformdur.
5651 sayılı kanunun 5. maddesine göre yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Başka bir deyişle ForumDenizi üzerinden yapılan yazılı, görsel ya da işitsel paylaşımlardan doğabilecek yasal sorumluluk, mezkur içeriği paylaşan ForumDenizi üyesi gerçek kişilere aittir. İlgili kanunun anılan maddesinin 2. fıkrasında da çok açık bir biçimde öngörüldüğü üzere; yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykırı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla, bu Kanunun 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür.
Açıklanan hukuki dayanaklar temelinde, hak ihlâli iddiasında bulunan hak sahipleri İLETİŞİM linkinden yer sağlayıcı ForumDenizi yöneticilerine ihtarda bulunarak bahse konu hususu tebliğ etmeleri halinde incelemeler yapılıp, en geç 2 gün içerisinde gerekli işlemler tesis edilecektir.
5101 sayılı yasayla degişik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu gereğince ForumDenizi üzerinde telif hakkı bulunan MP3, video vb. eserlerin paylaşımı T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hak sahipliği verilmiş olan MÜ-YAP tarafindan yasaklanmış olup, yasal işlem olması halinde, paylaşan kişi ya da kişilerin bilgileri gerekli kuruma verilecektir.